Ana içeriğe atla

Kayıtlar

#anadolugençlik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Var mısın? Biz Olmaya!

Mutluluğun çok uzakta olmadığına inancımız arttıkça, dokunduğumuz her dünya bizi daha güzel kılacak. İnanmalıyız buna... Varlığını hissettiğimiz, var olduğumuzu hissettiren yüreklere daha sıkı sarıldıkça yükümüz hafifleyecek. Paylaşmak insani bir ihtiyaç; bazen sıkıntıları, bazen mutlulukları... “Yolun başı incitmemek, yolun sonu incinmemektir." sözüne muhatap olmak için can attıkça, incinmemek kadar değerli olacak incitmemek de... Aldığımız ve verdiğimiz selamlar bir tohum gibi düştükçe gönül toprağımıza, rengârenk çiçeklerle bezeli kocaman bahçelerimiz olacak... Her danede yedi veren güller, mis kokulu sümbüller, nergisler muhabbetle saçılacak toprağımıza. Her yürek bir güzellik olacak ve selamın güzelliği kelamla devam edecek... Birbirini Allah için sevmenin mutluluğunun paha biçilemez olduğunu anlayacağız. Okuduğumuz bir kitap gibi, tanıştığımız her insan da hissettiğimiz bir duyguya tercüman olacak. Kabuğuna çekilmekten ve yalnızlıktan daha lezzetli gelec...

GİDEBİLSEYDİM

Geçmiş zaman içinde, gitme imkânınız olsa, gitmek istediğiniz yerler vardır mutlaka! Beni uzun uzun düşündüren bu fikir, sizleri de düşündürsün istedim. Gitme imkânınız olsa siz nereye ya da hangi zamana gitmek isterdiniz? Benim gidebileceğim bir zaman dilimi olsa, Hz. İbrahim'in, Hz. Hacer'i ve Hz. İsmail'i çölün ortasında bıraktığı zamana gitmek isterdim. Hz. Hacer'in "Bunu sana Rabbim mi emretti?" dedikten sonraki teslimiyetini görmek için... Çaresizce Safa ve Merve tepelerinde koştuğu o anda yanına gitmek ve "Evet, Allah sizi zayi etmez." diyerek ona destek olmak, zemzemin isim annesinin dostu olmayı çok isterdim. Gidebileceğim bir zaman dilimi olsa, Hz. Eyyûb'e sabırla itaat eden, hizmet eden eşinin yanında olmak isterdim. Yaşanan onca zorluğa, evlat acısına, varlıktan sonraki yokluğa sabreden hanımının en yakın dostu olmak isterdim. Yapılan o güzel yakarışlara şahit olup yüreğimi Hz. Rahime gibi Rabbimin teslimiyetine bırakmak i...

Ne İmtihanlardan Geçtik

Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan geçtik ve kim bilir daha ne imtihanlardan geçeceğiz! Çok yorulduğumuz da oldu, çok bunaldığımız da. Uykuya hasret gözlerle sabahladığımız da çok oldu. Kimse kimsenin ne yaşadığını tam anlamıyla bilemez, bilmesin de zaten. Sadece bilmediğini bilerek yaklaşsın. İnsanların yaşamları ve imtihanları hakkında ahkâm kesip niyet okumayı bıraksınlar istiyor insan.  Kalpleriyle bakanlar müstesna ama! Onlar nefesin kesildiğinde görürler, dua koyarlar avuç içine ve sımsıkı sarılırlar. Öyle bir sarılmak ki tüm hüzünlerin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedersin. Bir de görmeyenler, bakmayanlar vardır. Bakmazlar, bakmak onların da kalbini yoracaktır çünkü; kolay olanı seçerler ve kendi dünyalarında kendi küçük dertlerini büyütmek için dönüp giderler. Oysa bir tecrübe, yaşanmadan paylaşılarak tecrübe edilebilir. Tecrübe etmek için her şeyi yaşamalı değil. İnsan, insanın hem derdi hem devası... Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan ge...

Bayram O Bayram Ola

“Cân bula cânânını Bayrâm o bayrâm ola Kul bula sultânını Bayrâm o bayrâm ola” (Alvarlı Efe) Ah o eski bayramlar diye negatif bakmayı bırakıp, bir de bayram o bayram ola diye bakalım mı bayram telaşımıza, ne dersiniz? Ramazan ayının son günlerini yaşadığımız şuan da ibadetlerimizle, dualarımızla geçirdiğimiz güzel günlere bir de bin aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir Gecesi’ni ekleyeceğiz inşallah. Sonrasında on bir ayın sultanı biterken bir yandan da bayram telaşına başlayacağız. Başlamalıyız da, bilmeli çocuklarımız bayramın ne demek olduğunu, bu güzel telaşın sebebini. Özgürce ibadet etmenin, bayram kutlamanın, ailemizle ve sevdiklerimizle kucaklaşmanın ne kadar değerli olduğunu kaybetmeden bilmeli... Çocuklarımıza bu bilinci yerleştirdiğimiz zaman ellerinden telefonları, tabletleri bırakıp, kendi iç dünyalarından çıkıp bizim dünyamıza karışacaklardır. O vakit bayram önce yüreklerine gelecek, sonra muhabbetlerine. Ve sonra süsleyeceğiz kapımızı, penceremizi bayram s...

Başaracağız, Başarmak Zorundayız...

İsrail terör devletinin zulmüne karşı yaşamaya çalışan, özgürlükleri için direnen Filistinli kardeşlerimin acılarına şahit olarak büyüdüm. Ben büyüdükçe zulmün boyutu da benimle birlikte büyüdü. Zulüm büyüdükçe, Filistin toprakları küçüldü. Daima derdim oldu, dört bir yanı zalimlerle çevrilmiş, kendi topraklarında esir, kendi ülkelerinde mahkûm olan Filistinli kardeşlerim ve gözümün nuru Mescid-i Aksa… Arsız, yüzsüz, zalim İsrail terör devleti bütün aymazlığı ve vicdansızlığı ile zulmünü daha da arttırdı. Öyle ki bunu aleni yapmaya başladı. Değişen çok şeyler oldu Filistin’le birlikte. Birçok Müslüman ülkede de farklı zalimlerin zulümleri başladı. Suriye’deki kardeşlerimiz, Myanmar’daki, Irak’taki, Libya’daki, Doğu Türkistan’daki... zalimin ismi değişti ama mazlumlar hep Müslümanlar olmaya devam etti. Vicdansızlıkları beşikteki bebeğe kadar, hamile kadına kadar, canlı yayında babasının kucağındaki çocuğu öldürmeye kadar devam etti. Değişmeyen ise kızmak ve kınamak oldu. Göz...