Ana içeriğe atla

Var mısın? Biz Olmaya!

Mutluluğun çok uzakta olmadığına inancımız arttıkça, dokunduğumuz her dünya bizi daha güzel kılacak. İnanmalıyız buna...
Varlığını hissettiğimiz, var olduğumuzu hissettiren yüreklere daha sıkı sarıldıkça yükümüz hafifleyecek. Paylaşmak insani bir ihtiyaç; bazen sıkıntıları, bazen mutlulukları...
“Yolun başı incitmemek, yolun sonu incinmemektir." sözüne muhatap olmak için can attıkça, incinmemek kadar değerli olacak incitmemek de...
Aldığımız ve verdiğimiz selamlar bir tohum gibi düştükçe gönül toprağımıza, rengârenk çiçeklerle bezeli kocaman bahçelerimiz olacak...
Her danede yedi veren güller, mis kokulu sümbüller, nergisler muhabbetle saçılacak toprağımıza. Her yürek bir güzellik olacak ve selamın güzelliği kelamla devam edecek... Birbirini Allah için sevmenin mutluluğunun paha biçilemez olduğunu anlayacağız.
Okuduğumuz bir kitap gibi, tanıştığımız her insan da hissettiğimiz bir duyguya tercüman olacak. Kabuğuna çekilmekten ve yalnızlıktan daha lezzetli gelecek paylaşıyor olmak. "Sizden, sizin için huzur sebebi yarattım." diyen Rabbimize şükredeceğiz bu vesileyle...
Altını çizdiğimiz cümlelerimizden daha fazla olacak üstünü çizdiklerimiz. Ve üstünü çizdiğimiz tüm olumsuzluklar olumlu hâl alacak.
Uzaklara daldığımızda, uzağımızda olan her şey bize daha yakın olacak; uzansak dokunacak gibi... Sevmek ve hissetmek böyledir, bileceğiz. Sevdiğimiz kadar sevileceğiz. Yaşadığımız her şey için "İyi ki yaşadım." Demesek de, tecrübe edinmenin ve gittikçe yanlışı azaltmanın huzuruyla, daldığımız yerden vurgun yemeden çıkıyor olacağız.
Olan her şeyi hayra yoracağız...
Hazırladığımız çayı dostlarımızla içmek için, rutinimizden vakit ç/alıyor olmak bizi daha değerli kılacak. Yalnızlığı ve ben merkezciliği körükleyen tüm psikolog ve sosyologlara inat, "İnsan insana şifa." Bileceğiz.
Hayatta her şeyi bilmesek de, paylaşarak yaşamanın huzurunu duyduğumuzdan bu yana, olumlu davranışlarımız teşekkür ve şükür sebebi olarak bize dönecek.
Hayatımızda "İyi ki varsın!" dediğimiz insanlar için, iyi ki olacağız ve bizi birbirimize sevdiren Rabbimize şükredeceğiz.
İnsanları incitmekten kaçındıkça daha az incineceğiz ve daha sağlam muhabbetler kuracağız.
Dünyayı ve dünyadakileri önemseyip, bize verilen görev ve sorumlulukların bilincinde olmak asıl güzel olan.
Kavram kargaşası yaşamak, "Kafam rahat olsun." diyerek umursamaz olmak ve dünyanın bizim etrafımız da döndüğünü sanmak yerine bunun suni bir ego tatmininden başka bir şey olmadığını bileceğiz.
Sevdiğimiz, dost dediğimiz, arkadaş bildiğimiz insanların dertlerine ve mutluluklarına ortak olmak, deneyimlediğimiz en güzel tecrübelerden biri olacak.
Huzuru; benliğin, bencilliğin ve nefsi isteklerin değil, merhametin ve duyarlı olmanın getirdiğini göreceğiz.
Bizi biz yapan bunlar... Bizi insan yapan, Rabbimizin bizi "ahsen-i takvîm" üzere – yani en güzel ve en mükemmel biçimde – yaratmış olmasından başka şey değil.
Zaman akıp giderken, Rabbimizin "Ol!" dediği hâl üzere olarak, huzuru beklemeyi bırakıp huzur veren insan olduğumuzda ismimiz tebessümle anılacak.
Sayılı günlerin sonu, sayısız nimetlerin lütfuna sebep olacak.
Kendimizden yeni bir "biz" yapmak istiyorsak, "ben" demekten vazgeçmeli ve "biz" olmalıyız. "Biz" dediğimizde, adını yeniden koyacağımız bir "biz" olacak! Buna ümmet bilinci diyeceğiz belki de!
Var mısın? Bir “ben" den geçip, bir "biz" olmaya?
Olduğumuz "biz" den, Rabbimizin rızasını kazanmaya?
Selam ve dua ile...

Ayşegül Duran

Yorumlar

  1. “Benden geçip biz olma” ifadesini görünce yazınızda bir an durup düşündüm. Kendi yazılarından birini hatırlattı bu düşünce bana. Buna benzer bir düşüncenin etrafında epey gezinmiştim Benden Geçmeli başlıklı yazımda. Evet, benden geçmek zor. Ama insan sadece benden değil, bence bizden de geçmeli. 😊

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize ve Yüreğinize sağlık efendim selam ve dua ile

    YanıtlaSil
  3. Umut aşılayan bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık hocam🌹

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne İmtihanlardan Geçtik

Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan geçtik ve kim bilir daha ne imtihanlardan geçeceğiz! Çok yorulduğumuz da oldu, çok bunaldığımız da. Uykuya hasret gözlerle sabahladığımız da çok oldu. Kimse kimsenin ne yaşadığını tam anlamıyla bilemez, bilmesin de zaten. Sadece bilmediğini bilerek yaklaşsın. İnsanların yaşamları ve imtihanları hakkında ahkâm kesip niyet okumayı bıraksınlar istiyor insan.  Kalpleriyle bakanlar müstesna ama! Onlar nefesin kesildiğinde görürler, dua koyarlar avuç içine ve sımsıkı sarılırlar. Öyle bir sarılmak ki tüm hüzünlerin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedersin. Bir de görmeyenler, bakmayanlar vardır. Bakmazlar, bakmak onların da kalbini yoracaktır çünkü; kolay olanı seçerler ve kendi dünyalarında kendi küçük dertlerini büyütmek için dönüp giderler. Oysa bir tecrübe, yaşanmadan paylaşılarak tecrübe edilebilir. Tecrübe etmek için her şeyi yaşamalı değil. İnsan, insanın hem derdi hem devası... Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan ge...

Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylık Vardır

 Kişisel gelişimimize kaktı yapan en büyük etkenlerden biri de hayat yolculuğumuzda yaşadığımız zorluklar ve bu zorluklardan aldığımız derslerdir. Zorluklar, bizi düşünmeye, sorgulamaya ve onarıcı çözümler bulmaya teşvik eder. Bir sorunla karşılaştığımızda, bu durum bize dayanıklılık kazandırır ve karakterimizi güçlendirir. Ayrıca zorluklar sayesinde kendi sınırlarımızı keşfederiz. Bu sayede hayal bile edemeyeceğimiz potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz. “Bir derdim var, bin dermana değişmem” sözü, yaşadığımız sıkıntıların, bizim için ne kadar değerli olduğunu ifade eder. Zorluklar, bizi daha güçlü kılar ve hayatta kalma içgüdümüzü etkiler. Sıkıntılar karşısında baş edebilme becerimizi güçlendirir. Zıddı olan rahatlık ise, çoğu zaman insanı tembelleştirir ve onun kişisel gelişimini engeller. Zorluklarla yüzleşmek, gelişimimizin temel yapı taşlarından biridir. Her bir mücadele, bize yeni dersler öğretir ve sınırlarımızı zorlamamıza vesile olur. Hayat boyunca karşımıza çı...

İbrahim İçimdeki Putları Devir

"İbrahim, içimdeki putları devir elindeki baltayla. “ Bazen defalarca dinlediğimiz ezgiler vardır ya hani... Üzerinden uzun zaman geçse de unutamadığınız. Benim de uzun zamandır içimde söylenen ezgi; "İbrahim, içimdeki putları devir, elindeki baltayla... Kırılan putların yerine yenilerini koyan kim? İbrahim gönlümü put sanıp kıran kim” Ne güçlü bir ifade... Yazanın kalemine, söyleyen Aykut Kuşkaya'nın yüreğine sağlık. Dinlemediyseniz mutlaka tavsiye ediyorum. Hepimizin içimizdeki putları kırma zamanı çoktan geldi. Ama önce... onları tanımamız gerekiyor. Kastettiğim putlar sadece bir taştan yapılanlar değil, gönülden de yapılan putlar vardır. Önceliğimiz olan, kural koyan, bize yön veren.... Bizim gönlümüzdeki putun adı ne? Seni ve beni İslam davasından uzaklaştıran ne? Evlat sevgisi mi? Rızık kaygısı mı? Konfor alanının sakinliği ve sıcaklığı mı? Okul telaşı, diploma yarışı mı? Hangisi bizim imanımızı gölgede bırakıyor? Hangisi yüreğimize ye...