Mutluluğun çok uzakta olmadığına inancımız arttıkça, dokunduğumuz her dünya bizi daha güzel kılacak. İnanmalıyız buna...
Varlığını hissettiğimiz, var olduğumuzu hissettiren yüreklere daha sıkı sarıldıkça yükümüz hafifleyecek. Paylaşmak insani bir ihtiyaç; bazen sıkıntıları, bazen mutlulukları...
“Yolun başı incitmemek, yolun sonu incinmemektir." sözüne muhatap olmak için can attıkça, incinmemek kadar değerli olacak incitmemek de...
Aldığımız ve verdiğimiz selamlar bir tohum gibi düştükçe gönül toprağımıza, rengârenk çiçeklerle bezeli kocaman bahçelerimiz olacak...
Her danede yedi veren güller, mis kokulu sümbüller, nergisler muhabbetle saçılacak toprağımıza. Her yürek bir güzellik olacak ve selamın güzelliği kelamla devam edecek... Birbirini Allah için sevmenin mutluluğunun paha biçilemez olduğunu anlayacağız.
Okuduğumuz bir kitap gibi, tanıştığımız her insan da hissettiğimiz bir duyguya tercüman olacak. Kabuğuna çekilmekten ve yalnızlıktan daha lezzetli gelecek paylaşıyor olmak. "Sizden, sizin için huzur sebebi yarattım." diyen Rabbimize şükredeceğiz bu vesileyle...
Altını çizdiğimiz cümlelerimizden daha fazla olacak üstünü çizdiklerimiz. Ve üstünü çizdiğimiz tüm olumsuzluklar olumlu hâl alacak.
Uzaklara daldığımızda, uzağımızda olan her şey bize daha yakın olacak; uzansak dokunacak gibi... Sevmek ve hissetmek böyledir, bileceğiz. Sevdiğimiz kadar sevileceğiz. Yaşadığımız her şey için "İyi ki yaşadım." Demesek de, tecrübe edinmenin ve gittikçe yanlışı azaltmanın huzuruyla, daldığımız yerden vurgun yemeden çıkıyor olacağız.
Olan her şeyi hayra yoracağız...
Hazırladığımız çayı dostlarımızla içmek için, rutinimizden vakit ç/alıyor olmak bizi daha değerli kılacak. Yalnızlığı ve ben merkezciliği körükleyen tüm psikolog ve sosyologlara inat, "İnsan insana şifa." Bileceğiz.
Hayatta her şeyi bilmesek de, paylaşarak yaşamanın huzurunu duyduğumuzdan bu yana, olumlu davranışlarımız teşekkür ve şükür sebebi olarak bize dönecek.
Hayatımızda "İyi ki varsın!" dediğimiz insanlar için, iyi ki olacağız ve bizi birbirimize sevdiren Rabbimize şükredeceğiz.
İnsanları incitmekten kaçındıkça daha az incineceğiz ve daha sağlam muhabbetler kuracağız.
Dünyayı ve dünyadakileri önemseyip, bize verilen görev ve sorumlulukların bilincinde olmak asıl güzel olan.
Kavram kargaşası yaşamak, "Kafam rahat olsun." diyerek umursamaz olmak ve dünyanın bizim etrafımız da döndüğünü sanmak yerine bunun suni bir ego tatmininden başka bir şey olmadığını bileceğiz.
Sevdiğimiz, dost dediğimiz, arkadaş bildiğimiz insanların dertlerine ve mutluluklarına ortak olmak, deneyimlediğimiz en güzel tecrübelerden biri olacak.
Huzuru; benliğin, bencilliğin ve nefsi isteklerin değil, merhametin ve duyarlı olmanın getirdiğini göreceğiz.
Bizi biz yapan bunlar... Bizi insan yapan, Rabbimizin bizi "ahsen-i takvîm" üzere – yani en güzel ve en mükemmel biçimde – yaratmış olmasından başka şey değil.
Zaman akıp giderken, Rabbimizin "Ol!" dediği hâl üzere olarak, huzuru beklemeyi bırakıp huzur veren insan olduğumuzda ismimiz tebessümle anılacak.
Sayılı günlerin sonu, sayısız nimetlerin lütfuna sebep olacak.
Kendimizden yeni bir "biz" yapmak istiyorsak, "ben" demekten vazgeçmeli ve "biz" olmalıyız. "Biz" dediğimizde, adını yeniden koyacağımız bir "biz" olacak! Buna ümmet bilinci diyeceğiz belki de!
Var mısın? Bir “ben" den geçip, bir "biz" olmaya?
Olduğumuz "biz" den, Rabbimizin rızasını kazanmaya?
Selam ve dua ile...
Ayşegül Duran
“Benden geçip biz olma” ifadesini görünce yazınızda bir an durup düşündüm. Kendi yazılarından birini hatırlattı bu düşünce bana. Buna benzer bir düşüncenin etrafında epey gezinmiştim Benden Geçmeli başlıklı yazımda. Evet, benden geçmek zor. Ama insan sadece benden değil, bence bizden de geçmeli. 😊
YanıtlaSilKaleminize ve Yüreğinize sağlık efendim selam ve dua ile
YanıtlaSilUmut aşılayan bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık hocam🌹
YanıtlaSil