İhtiyacımız var. Peki neye? Ne için? Bizi bekleyen, gitmediğimiz aramadığımız için sitem edebilen, kalbinin bir köşesinde muhabbetimizi diri tutan, sakınıp saklayan, bizden vazgeçmemiş insanlara, “İşte geldim, çok beklettim ne olur kusuruma bakma!” demeye ihtiyacımız var. Kavgaları, kırgınlıkları bir kenara koyup “Sen de haklısın!” demeye. Kopan bağlarımızı onarmaya, yenilemeye, Allah’ın emri olan ayetlerle hareket etmeye... Edeceksek “Allah bundan razı olur” diye vaktimizi sevdiklerimize kurban etmeye ihtiyacımız var. Aynı gök kubbe altında yaşayan ya da yaşamaya çalışan insanlar için. O insanlar ki hanelerine uzun zamandır yemek girmemiş, belki sıcak yemek pişirecek imkanları yok. O insanlar ki mahalle pazarının dağılmasını bekliyor biraz nasiplenmek için. Belki de ramazandan ramazana dağılan gıda kolileri bitecek diye endişe ediyor. Onların bize, bizim de onlara el uzatmaya ihtiyacımız var. Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: Rasûlüm! Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarını ...
Azadeyim narından, burda yandığım yeter.. Vuslatın baharına, çiçekler açsın gönül Bir diyar-i muamma, gurbet ölümden beter... Kırk gece düğün edip, sıratı geçsin gönül...