Ana içeriğe atla

YÜRÜMEK


Allah’ın selamı üzerinize olsun kardeşlerim. Kardeşlerim diyorum çünkü Rabb’imiz “Müminler kardeştir.” Buyuruyor.

Bu yazımda sizlere suni gündemlerden ziyade, daha gerçekçi gündemlerden, kendi gündemimden bahsetmek istiyorum. Hafta sonu pürdikkat dinlediğim, -bazen- ağladığım ve sonrasında neden not almadım diye kendime kızdığım söyleşi tadında bir eğitim programına katıldım. Bu programın bende uyandırdığı duyguları sizlerle paylaşmak istiyorum.  “Güzellikler paylaştıkça çoğalır” sözüne hep inanarak...

Programa konuşmacı olarak katılan eğitimci, hekim  Betül hanımefendiye teşekkür ediyorum. Kendisi, ömrünü “Allah yolunda daha fazla ne yapabiliriz?” derdiyle geçiren adanmış biri. Allah ondan ebeden razı olsun.

“Yürümek; insan olarak yaptığımız eylemlerden biri ve yürürken aynı zamanda düşünmek” diye başladı eğitim semineri.

Öyle bir yürüyüş ki; hayatını ortaya koyarcasına. Ölmek için yaşarcasına...

Ya da yaşatmak için yaşamak, tıpkı Mu’âz bin Cebel gibi...

İlim aşığı, Kur’an sevdalısı, genç sahabi Muaz, 18 yaşında İslam’la şereflenir. Bedir, Uhud, Hendek muharebelerine, Hayber ve Mekke fetihlerine katılır.

Peygamberimiz, Müslümanlara dinlerini öğretmek için Yemen’e birini göndermek ister. Bir gün sabah namazını kıldırdıktan sonra cemaate hitaben, “Hanginiz Yemen’e gitmek ister?” diye sorar. Hz. Ebû Bekir, “Ben gideyim, yâ Resûlallah” der. Peygamberimiz ses çıkarmaz. Hz. Ömer talip olur. Peygamberimiz yine ses çıkarmaz. Bunun üzerine Muâz (r.a.), “Ben gideyim, yâ Resûlallah” der. Resûlullah (a.s.m.), “Ey Muâz, bu vazife senindir.” Der ve sarığını Hz. Muâz’ın başına sarar ve bizzat yürürken nasihat ederek uğurlar.

Veda ederken, “Yâ Mu’âz, sen belki bu seneden sonra beni bir daha göremezsin. Belki dönüşünde burada benim mescidime ve kabrime ziyâret için gelirsin.” Der. Bunu işiten Mu’âz bin Cebel anlar ki bu en sevgiliyi son görüşüdür. Hüzünlenir ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Peygamberimiz buyurur ki:

Ağlama yâ Mu’âz! Feryâd ederek ağlamak şeytandandır. Ben seni yürekleri yufka olan bir kavme gönderiyorum. 

Muaz gözyaşları içinde aldığı dualarla ve nasihatlerle yürür.

Allah’ın davası için en sevgilisini bir daha görmeme pahasına yürür. Yürümek tam olarak budur. Onun rızasını kazanmak için, davasını yaşamak ve yaşatmak için, bir daha görememe pahasına yürümek...

Yürümek, yürürken düşünmek, tıpkı bilge kral Aliya gibi...

Bosna’da kanın oluk oluk aktığı günler... Şehir bombardıman altında ve keskin nişancılar, gizlendikleri yerlerden gördükleri insanları avlamakta... Bu esnada sokak başında bir adam belirir... Ne atılan bombalara ne de patlamalara aldırış eder.  Emin adımlarla yürür. Bu tabloyu ve cesareti gören bir kadın seslenir:

“Babo, top mermileri düşüyor ve sen hâlâ yürüyorsun, bu nasıl bir yürüyüştür? Yere yatmalısın!”

Babo (Aliya İzzet Begoviç) kadına döner:

“Bu üzerinde çok düşünülmüş ve planlanmış bir yürüyüştür. Bismillah!” diyerek yürümeye devam eder.

Bu yürüyüş, Allah’ın izniyle Bosna’ya özgürlüğü getiren yürüyüştür. Vatan için, özgürlük için, zulme karşı koymak için düşünülmüş bir yürüyüştür. Ne mutlu böyle yürüyenlere..

Ne mutlu böyle yürürken düşünenlere, insanlığa faydalı olmak için yaşamak isteyenlere, konuşmak, var olmak, o varoluşta insanca yol almak isteyenlere... Yaşatmak için yaşamayı göze alabilenlere...

Hayatımın her anında ve sosyal medyada gündemim ilk günden beri Gazze oldu. Siz de mutlaka görmüşsünüzdür o fotoğrafı ve videoyu... Gazze’nin kuzeyinde yoğun İsrail bombardımanında  hasar almış ama henüz yıkılmamış, hasta kabul edebilen tek hastane olan Kemal Udvan Hastanesi’nin başhekiminin yürüyüşünü...

Beyaz önlüğü, aksayan bacağı ile enkazların üzerinden tanklara yürüyen, Filistinli çocuk doktoru Hüssam Ebu Safiye... Yürümek eylemi ancak böyle bir şey olmalı. Zihinlere kazınası bir yürüyüş, kendisinden hâlâ haber alınamıyor olsa da...

Yürümek, yürürken Allah’ın rızasını düşünmek. Tüm insanlık için adil bir düzen kurma derdiyle yürümek. Hakkı hâkim kılmak için, daha güzel bir dünya için yürümek. “Doğu da bizim, batı da bizim, Kudüs de bizim, zafer de bizim” diyerek cihat yolunda olmak, son nefesine kadar ümmeti ve Filistin davasını cihadının merkezine koyan bir mücahit olmak.

Yürümek, milyonlarca insana öncülük ederek Necmeddin Erbakan gibi yürümek; Kudüs için, İslam birliği için yürümek. Darbelerle indirilse de, yasaklamalarla zindanlara atılsa da, zalimler postmodern darbeler yapsa da, son nefese kadar davasından vazgeçmeden yürümek.

Umudunu yitirmeden, “Bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar” sözünü insanların yüreğine işleyen bir dava insanıyla aynı yolda yol almak. Böyle güzel bir toplulukla, böyle güzel bir davada olmak, ümmetin derdi ile dertleniyor olmak büyük mutluluk sebebi. Eğitim bittiğinde tüm salon gözyaşı  içinden “İyi ki buradayız” diyordu.

Bin derdimiz, yol alacağımız davamız ve bizi var eden bir Rabb’imiz var. Yürümek budur. Hak ve batıl savaşında hakkın yanında olmak. Yaşamak budur, adil bir düzen kurmak için yaşamak. Sevmek budur, Allah için Müslüman kardeşini sevmek. Onun derdi ile dertlenmek.

Eğitim boyunca yürümek, bir amaç uğruna adım atmak, her bir adımda anlam aramak çok güzel vurgulandı. Hem bireysel hem de toplumsal düzeydeki önemli değerler üzerine uzun uzun düşünmemizi sağladı. Her bir örnekle, Müslümanın amacını ve inancını nasıl bir yaşam biçimine dönüştürebileceği üzerine derin izler bırakan bir eğitim oldu. Böyle güzelliklere şahit olduğum, yenilendiğim, beni bana getiren bir eğitimde aldığım için çok mutluyum. Bu güzellikleri sizlerle paylaşıyor olmak da şükür sebebi, elhamdülillah.

Önemli olan yürümek, Allah’ın razı olacağı yolda ve razı olacağı şekilde yürümek. 

Menzile ulaşmak mı? Nasip!

Zira biz zaferden değil, seferden sorumluyuz.

Selam ve dua ile...

Ayşegül'den...

Yorumlar

  1. Aleykümselam ablam çon güzel olmuş.lakin eğitimde sana aktarılanları aktarmışsın gibi geldi bana ama çok anlamlı yürümek, hangi yoldasın ne kadar doğru 🥺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kardeşim bu yazımda beni çok etkileyen bir eğitimi anlattım. İsterim ki Betül hanımın bende uyandirdığı etkiyi bende okuyanlardan uyandırayım. Nasip tabi. Allaha emanet olalım inşallah.

      Sil
  2. Allahım yolunda yürüyenlerden eylesin inşallah selam ve dua beklerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin... Amin... Amin... Aleykümselam ve Rahmetullah

      Sil
  3. Allah razı olsun kardeşim pazar divan için hazırlık yaparken tamda bu davada yürüyüşün güzelliğini ifade etmek isterken imdada yetiştin. Yüreğine sağlık 🌹

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu istifade ediyor olmanız. Rabbim kolaylık versin kardeşim 🌹

      Sil
  4. Yürüyüş paylaşımını kopyalayaladım. Müsade ederseniz paylaşmak isterim. Kaleminize yüreğinize sağlık ⚘️⚘️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müsade sizin. Rabbim istifade edenlerden eylesin bizi. Muhabbet...🌷

      Sil
  5. Nefis olmuş, yüreğinize sağlık başkanım ❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elhamdülillah. Ne güzel bir yorum. Okumuş olmanız çok kıymetli... Muhabbet...🌾

      Sil
  6. Umudunu yitirmeden, “Bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar” sözünü insanların yüreğine işleyen bir dava insanıyla aynı yolda yol almak. Böyle güzel bir toplulukla, böyle güzel bir davada olmak, ümmetin derdi ile dertleniyor olmak büyük mutluluk sebebi. Elhamdülillah başkanım iyiki burada birlikteyiz 🌹

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki başkanım... dua eder dua beklerim. Selam ve dua ile ...🌺🌺🌺

      Sil
  7. Çok teşekkür ediyorum Efendim, Kaleminize ve Yüreğinize sağlık Selam ve dua ile

    YanıtlaSil
  8. Önemli olan yürümek, Allah’ın razı olacağı yolda ve razı olacağı şekilde yürümek. 

    Menzile ulaşmak mı? Nasip!

    Zira biz zaferden değil, seferden sorumluyuz. Bayıldım çok güzel olmuş. 👍

    YanıtlaSil
  9. Çok güzel bir yazı olmuş Başkanım yüreğinize sağlık🌹

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum. Yüreğiniz dert görmesin 🌹🌹🌹

      Sil
  10. Elinize,emeğinize, yüreğinize sağlık çok güzel olmuş 🌼🌼

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel olan yüreğiniz. Teşekkür ederim 🌷🌷🌷

      Sil
  11. Allah’ın selamı üzerinize olsun kardeşlerim. Kardeşlerim diyorum çünkü Rabb’imiz “Müminler kardeştir.” Buyuruyor.

    Aleykümselam ve Rahmetullah ablacığım 🥰 eline emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  12. Teşekkür ediyorum kardeşim . Muhabbetle...

    YanıtlaSil
  13. Çok özel öyle dersler varki görmek isteyene bizlerede unuttrmasın,
    Mevlam
    gelecek nesillere örnek olması dileğimle

    YanıtlaSil
  14. İnşallah. Teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  15. Betül hanımdan da sizden de Rabbim razı olsun kardeşim 🌹

    YanıtlaSil
  16. Amin... ecmain... Rabbîm razı olacağı hal üzere eylesin hepimizi....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne İmtihanlardan Geçtik

Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan geçtik ve kim bilir daha ne imtihanlardan geçeceğiz! Çok yorulduğumuz da oldu, çok bunaldığımız da. Uykuya hasret gözlerle sabahladığımız da çok oldu. Kimse kimsenin ne yaşadığını tam anlamıyla bilemez, bilmesin de zaten. Sadece bilmediğini bilerek yaklaşsın. İnsanların yaşamları ve imtihanları hakkında ahkâm kesip niyet okumayı bıraksınlar istiyor insan.  Kalpleriyle bakanlar müstesna ama! Onlar nefesin kesildiğinde görürler, dua koyarlar avuç içine ve sımsıkı sarılırlar. Öyle bir sarılmak ki tüm hüzünlerin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedersin. Bir de görmeyenler, bakmayanlar vardır. Bakmazlar, bakmak onların da kalbini yoracaktır çünkü; kolay olanı seçerler ve kendi dünyalarında kendi küçük dertlerini büyütmek için dönüp giderler. Oysa bir tecrübe, yaşanmadan paylaşılarak tecrübe edilebilir. Tecrübe etmek için her şeyi yaşamalı değil. İnsan, insanın hem derdi hem devası... Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan ge...

Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylık Vardır

 Kişisel gelişimimize kaktı yapan en büyük etkenlerden biri de hayat yolculuğumuzda yaşadığımız zorluklar ve bu zorluklardan aldığımız derslerdir. Zorluklar, bizi düşünmeye, sorgulamaya ve onarıcı çözümler bulmaya teşvik eder. Bir sorunla karşılaştığımızda, bu durum bize dayanıklılık kazandırır ve karakterimizi güçlendirir. Ayrıca zorluklar sayesinde kendi sınırlarımızı keşfederiz. Bu sayede hayal bile edemeyeceğimiz potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz. “Bir derdim var, bin dermana değişmem” sözü, yaşadığımız sıkıntıların, bizim için ne kadar değerli olduğunu ifade eder. Zorluklar, bizi daha güçlü kılar ve hayatta kalma içgüdümüzü etkiler. Sıkıntılar karşısında baş edebilme becerimizi güçlendirir. Zıddı olan rahatlık ise, çoğu zaman insanı tembelleştirir ve onun kişisel gelişimini engeller. Zorluklarla yüzleşmek, gelişimimizin temel yapı taşlarından biridir. Her bir mücadele, bize yeni dersler öğretir ve sınırlarımızı zorlamamıza vesile olur. Hayat boyunca karşımıza çı...

İbrahim İçimdeki Putları Devir

"İbrahim, içimdeki putları devir elindeki baltayla. “ Bazen defalarca dinlediğimiz ezgiler vardır ya hani... Üzerinden uzun zaman geçse de unutamadığınız. Benim de uzun zamandır içimde söylenen ezgi; "İbrahim, içimdeki putları devir, elindeki baltayla... Kırılan putların yerine yenilerini koyan kim? İbrahim gönlümü put sanıp kıran kim” Ne güçlü bir ifade... Yazanın kalemine, söyleyen Aykut Kuşkaya'nın yüreğine sağlık. Dinlemediyseniz mutlaka tavsiye ediyorum. Hepimizin içimizdeki putları kırma zamanı çoktan geldi. Ama önce... onları tanımamız gerekiyor. Kastettiğim putlar sadece bir taştan yapılanlar değil, gönülden de yapılan putlar vardır. Önceliğimiz olan, kural koyan, bize yön veren.... Bizim gönlümüzdeki putun adı ne? Seni ve beni İslam davasından uzaklaştıran ne? Evlat sevgisi mi? Rızık kaygısı mı? Konfor alanının sakinliği ve sıcaklığı mı? Okul telaşı, diploma yarışı mı? Hangisi bizim imanımızı gölgede bırakıyor? Hangisi yüreğimize ye...