Ana içeriğe atla

Öfkemizi Diri Tutalım


Öfkemizi diri tutalım!
Yüreğimize ateş salıyor şehit çocukların haberleri. Dilimize dahi almak istemedigimiz bu kelime, yüreğimizi yakıp geçiyor maalesef. Aylardır devam eden zulmün arkasından milyonlarca masum anne ve çocuk şehit oldu. İnsanlıktan nasip almamış, lanetlenmiş bir kavim olan Siyonist Yahudilerin zulmünün zirve yaptığı zamanlara şahitlik ediyoruz.
Sözün bittiği yerdeyiz ve içimizde avaz avaz bağıran vicdanımız artık susmuyor. “Yeter artık! Söz bitti, şimdi eylem zamanı!” diye haykırmaya başladı ve ayağa kalktı insanlar. Onlarda farkına vardı, Siyonizm’in nasıl bir veba olduğunu! Bugün Filistin'e, Yemen’e bu zulmü yapanın, yarın istediği her yere aynı şekilde zulüm yapacağını.
Farkına vardı insanlar, insan haklarının sadece kâğıt üzerinde olduğunun. Bütün özgürlük ve adalet yasalarının sadece onların istediği gibi olduğuna. Savaş suçlarında yapılacak tüm ihlallerin yapıldığına. İnsanların bedeninden organlarının çalındığına. Çocukların kaçırılıp nelere maruz kaldığını biliyor artık tüm dünya insanları. Bu zulmün dün bugün olmadığının, 75 yıldır devam ettiğinin farkına vardı. Farkına vardı Siyonist Yahudilerin dünyadaki insanları köleleştirmek istediğinin.
Milyonlarca masum yavrunun Siyonist İsrail tarafından katledilmesine duyarsız kalmayarak, dünyadaki tüm çocukların da tehlike altında olduğunun farkına vardı ve tüm dünya ayaklandı.
Farkına varıldı Müslümanların merhametli olduğunun ve dayatıldığı gibi terör olmadığının. Asıl terörün Yahudi Siyonist İsrail olduğunun farkına varıldı.
Bu zulümde bizler de Gazzeli çocukların şehadetine şahit olduk. Bunlardan biri de hepimizin zihnine dedesinin ruhunun ruhu olarak kazınan Rim. Dedesinin cansız bedenini kucağına alıp göz bebeklerinden öpmesiyle kazındı zihnimize. Bu büyük acı karşısında dedesindeki o metanet ve teslimiyet daha başka bir bakış açısı da araladı gönlümüze.
Bir farkındalık olsun, bilmeyen kalmasın şehit çocukları diye bizlerde Rim'in doğum günü 23 Aralık tarihini "Dünya Şehit Çocuklar Günü" olması için elimizden geleni yapmak istedik.
Yüzyılın soykırımı olan bu katliama şahit olmak ne büyük bir acı. Daha 5 yaşında olan çocuğun; çocukların ne suçu olabilir ki? Milyonlarca küçük çocuk ve bebek hayata başlamışken veda etti. Kimisi bomba enkazlarının altında, kimi annesinin kucağında kapattı gözlerini bu korkunç dünyaya. Geride kalanlar gidenlerden daha kötü durumda. Kimsesiz kalmış çocuklar korkudan tir tir titriyor. Kayıp çocuk sayısı bile net değil maalesef. Çocuklara yapılan işkenceler herkesçe malum.
Onların şehadeti ve tüm şehit olan çocukların unutulmaması için 23 Aralık Dünya Şehit Çocuklar Günü olarak kabul edilmeli. Bu zulüm tarihe bir de böyle düşmeli ve unutulmamalı!
Oynaması, okula gitmesi, gülmesi gereken çocuklar o küçücük bedenleri ile, masum yürekleri ile katlediliyorlar. Gidenler şehit olurken biz kalanlar şehadetlerine, teslimiyetlerine şahit oluyoruz. Küçücük çocukların da, evladı kucağında can veren annenin de, tüm ailesini kaybetmiş olanın da dillerindeki zikir Hasbünallahü-ve-nimel-vekil, bu bizim karanlık dünyamızı aydınlatıyor. Teslimiyetleri bizim kendimizi sorguya çekmemize sebep oluyor. Yaşlısı ile genciyle, annesiyle, babasıyla, yavrusuyla hepsinin dilinde "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.".
Sadece Allahtan yardım istiyorlar ve onlara yardım edecek yegâne güç yerleri ve gökleri yaratan Allah. Rabbim bu yardıma bizi vesile etsin inşallah.
Şair Cahit Zarifoğlu‘nun dediği gibi, “ Böyle bir çağın insanı olmak imtihan olarak hepimize yeter.”
Çaresizlik etrafımızı sarsa da bu zulüm karşısında şu an boykottan, mitingden ve gündemde tutup, dua etmekten başka bir şey yapamasak da biliyoruz ki kazanacak olan Filistinli kardeşlerimiz. Biliyoruz ki Allahu Teâlâ hakkın ve hakikatin yardımcısı.
Ayeti kerimede "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." (Saff, 61/8) buyuruyor.
Allah nurunu tamamlayacak, bu nurun tamamlanmasına vesile olan Müslümanlar inşallah bizler oluruz.
Bize düşen asil bir öfke, bize düşen tam bir teslimiyet…
Bize düşen zalimin karşısında durarak, mazlumun yanında olmak.
Biliyoruz ki kışın arkasından baharı, gecenin karanlığından aydınlığı, kara bulutlarla kapanmış gök yüzünden rahmeti gönderen Allah, bu küffarı, bu zilleti de kendi zulmünde boğacak. Bu yaptıkları planları başlarına yıkılacak. Yeter ki bizler vesile olmayı hak edecek imana ve samimiyete sahip olalım.
Buna da bizi vesile etmesi için dua edelim.
Onun rahmet ve merhametine iman edip teslim olalım.
Müslüman ümitsiz olmaz, ümidimizi ayakta tutalım.
Saflarımızı samimiyetimizle sıklaştırıp koruyalım.
Nuri Pakdil’in dediği gibi "İhtiyacımız olan esaslı ve soylu bir öfke."
Öfkemizi diri tutalım!

Ayşegül'den...

Yorumlar

  1. Allah razı olsun çok güzel kaleme almışsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Okumuş olmanız çok değerli.
      Selam ve dua ile...

      Sil
  2. İnsanlar var olduğu sürece zulüm hiç bitmiyor. İnsan çıkarcı beyniyle kendi kıt kanunlarını dayattıkça da bitmeyecek. Allah'ın kanunu hüküm sürmedikçe insanlık iyileşmeyecek. Bunun fark edilmesi için kaç yüzyıl geçmesi lazım daha ama kendi ülkemizde bile körler sağırlar dolu. Tüm mazlumların duacısıyız. Paylaşım için emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum çok güzel ve değerli. Değil mi ki bu dünyadaki geliş sebebimiz Hak ve batıl savaşında Safımızı belli etmek. Niyet ettik Allah'ın rızası için hakkın safında yer almaya.
      Selam ve dua ile...

      Sil
  3. Merhabalar.
    İsrail'in terörist bir ülke olduğunu herkes biliyor; ama ne yazık ki, söz konusu İsrail terörizmine karşı kimse bir şey yapamıyor; olan, Filistin'e ve Filistinlilere oluyor. İsrail'i öyle yazmakla, çizmekle, protesto etmekle, bağırmakla, çağırmakla dua ve niyazla kimse durduramaz. İsrail'i aynı İsrail gibi karşısına çıkarılacak bir silahlı kuvvet durdurabilir.

    Ben burada Müslüman ülkelere kızıyorum. Tüm Müslüman ülkelerin Nato gibi ortaklaşa oluşturacakları donanımlı ve eğitimli bir silahlı kuvveti olmak zorunda. İşte bu silahlı kuvvet, hangi Müslüman bir ülkeye saldırı yapılırsa, derhal devreye girerek saldırıyı bertaraf edip, etkisizleştirecek.

    Cenab-ı Hakk'ın yeryüzü için tesis ettiği kural ve kanunları olduğunu unutmayalım. Bu iş sadece dua ve niyazla olacak bir iş değil. Önce Cenab-ı Allah'ın kural ve kanunları çerçevesinde fili harekette bulunalım; sonra da bizi bu eylemde başarılı kılması için dua ve niyaz edelim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bende sizin gibi düşünüyorum. Rabbim o imanı içimize düşürsün çünkü bu gerçek bir iman meselesi.
      Allaha emanet. Selam ve dua ile...

      Sil
  4. Nuri Pakdil’in dediği gibi "İhtiyacımız olan esaslı ve soylu bir öfke."
    Öfkemizi diri tutalım! Bizi öldürmeyecek olan bu sadece .

    YanıtlaSil
  5. Hasbünallahü-ve-nimel-vekil inanıyorum buna.

    YanıtlaSil
  6. Amenna...
    Teşekkür ederim. Dua ile...

    YanıtlaSil
  7. Müslüman ümitsiz olmaz, ümidimizi ayakta tutalım.
    Saflarımızı samimiyetimizle sıklaştırıp koruyalım. Bunu alkışlıyorum 👏👏👏

    YanıtlaSil
  8. Teşekkür ederim. Rabbim ümmeti Muhammede birlik ve dirlik versin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne İmtihanlardan Geçtik

Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan geçtik ve kim bilir daha ne imtihanlardan geçeceğiz! Çok yorulduğumuz da oldu, çok bunaldığımız da. Uykuya hasret gözlerle sabahladığımız da çok oldu. Kimse kimsenin ne yaşadığını tam anlamıyla bilemez, bilmesin de zaten. Sadece bilmediğini bilerek yaklaşsın. İnsanların yaşamları ve imtihanları hakkında ahkâm kesip niyet okumayı bıraksınlar istiyor insan.  Kalpleriyle bakanlar müstesna ama! Onlar nefesin kesildiğinde görürler, dua koyarlar avuç içine ve sımsıkı sarılırlar. Öyle bir sarılmak ki tüm hüzünlerin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedersin. Bir de görmeyenler, bakmayanlar vardır. Bakmazlar, bakmak onların da kalbini yoracaktır çünkü; kolay olanı seçerler ve kendi dünyalarında kendi küçük dertlerini büyütmek için dönüp giderler. Oysa bir tecrübe, yaşanmadan paylaşılarak tecrübe edilebilir. Tecrübe etmek için her şeyi yaşamalı değil. İnsan, insanın hem derdi hem devası... Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan ge...

Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylık Vardır

 Kişisel gelişimimize kaktı yapan en büyük etkenlerden biri de hayat yolculuğumuzda yaşadığımız zorluklar ve bu zorluklardan aldığımız derslerdir. Zorluklar, bizi düşünmeye, sorgulamaya ve onarıcı çözümler bulmaya teşvik eder. Bir sorunla karşılaştığımızda, bu durum bize dayanıklılık kazandırır ve karakterimizi güçlendirir. Ayrıca zorluklar sayesinde kendi sınırlarımızı keşfederiz. Bu sayede hayal bile edemeyeceğimiz potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz. “Bir derdim var, bin dermana değişmem” sözü, yaşadığımız sıkıntıların, bizim için ne kadar değerli olduğunu ifade eder. Zorluklar, bizi daha güçlü kılar ve hayatta kalma içgüdümüzü etkiler. Sıkıntılar karşısında baş edebilme becerimizi güçlendirir. Zıddı olan rahatlık ise, çoğu zaman insanı tembelleştirir ve onun kişisel gelişimini engeller. Zorluklarla yüzleşmek, gelişimimizin temel yapı taşlarından biridir. Her bir mücadele, bize yeni dersler öğretir ve sınırlarımızı zorlamamıza vesile olur. Hayat boyunca karşımıza çı...

Yaptığın Bir Şey Olsun!

Yaptığın bir şey olsun! Yaptığın bir şey... Adil olmak gibi… Haksızlık karşısında çelikten zırh, güçsüzün yanında sağlam bir kale, haklının yanında huzur veren bir dem ol mesela... Söylenmiş bütün sözlere inat, iyilik edersen iyilik bulursun. Bulamam sanma! Halik bilir ve bildirir. Bu balık suretinde olmasa da. Yaptığın bir şey olsun! Tevazu kanatlarını sermek gibi… Sadece annene, babana, evladına değil, tüm insanlara. Sen kanaati gözetip, mütevazı ol ki nefsinin başı yere eğilsin. “Ahmak çabalar iş olacağına varır” diyenler olsa da, iyilik adına bütün çabalamalar kalem kalem yazılıyor bil. Ve hepsi veresiye alınıyor, en az on katı ile ödenmek üzere. Yaptığın bir şey olsun! Doğru söylemek gibi... Doğru duymak, doğru görmek, doğru yaşamak hatta yaşatmak gibi. Dokuz köyden değil, bütün köylerden kovulmak pahasına! Varsın adına doğrucu Davut desinler! Yalan batağına düşmektense köysüz, kentsiz kal. Dilini eğip bükmektense, kolun kanadın kırılsın, yalan rüzgarlarında uçmak y...