Sana Bir Mektubum Var

Allah’ın selamı üzerine olsun kardeşim. Kardeşim diyorum çünkü Allah “ Bütün mü’minler kardeştir” buyuruyor.  

Sen beni okurken, ben bu mektubu sana yazmanın mutluluğunu yaşıyor olacağım.

Belki nasip olur bir yerde bir şekilde buluşuruz. Belki bu dünyada, belki de Rabb’imizin cennet bahçelerinden birinde inşallah...

Ben de senin gibi küçük yüreğinde büyük sevinçler, özlemler, planlar, amaçlar büyüten biriyim. Ahir zamanın zamansızlığı içinde Allah rızası için koşturmaya gayret eden biri... İçime düşen bu dava közünden bahsetmek istedim sana. Dua ediyorum ki bu muhabbetim senin de içindeki ateşi alevlendirsin. İçimizdeki ateş hiç sönmesin. Kendi közümüzün bekçisi olalım daima. 

Sana bu mektubumda çok sevdiğim, içimdeki koru üfleyen kişiden bahsetmek istedim.

Belki sen de tanıyorsundur onu. 

İlkokul, ortaokul ve liseyi birincilikle bitiren, bu süreçte dersleri ile birlikte millî, manevi kimliğini de geliştiren, dört yılda bile çok zorlukla bitirilebilecek mühendislik fakültesini üç yıl gibi bir sürede olağanüstü bir başarıyla tamamlayan… Yurt dışına özel davetle giden ve doktorasını orada yapan.

Yurtdışında kalması için yapılan tüm ısrarlara rağmen hizmet için ülkesi Türkiye’ye dönen ve bir çok buluşa imza atan... Türk mühendis, akademisyen, siyasetçi bir deha...

Hayatını hak dava için tüketen insan.

Bir çok güzel işe imza atan ve bu işleri yaparken Allah rızasını en öne alan insan... 

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ dan bahsetmek istedim.

Manevi değerlere önem veren, bir milletin asıl gücünün tankı tüfeği değil, imanlı ve inançlı evlatlarının olduğunu inanan adam. O her zaman “Malıyla, canıyla cihat eden bir Müslüman olarak anılmak isterim.” derdi ve öyle anılıyor elhamdülillah. 

Bizlere vatan, millet, ümmet aşkıyla atan bir yüreğe sahip olmanın, bir hak-batıl savaşında safını korumanın ne olduğunu gösteren insan. 

“Heyecan heyecan heyecan” diye yüreğimizdeki kora üfleyen insan. 

Ne için heyecan?

Umut için, daha güzel günler için... Zulüm altındaki Müslüman kardeşlerini kurtarmak için heyecan.

Müslüman gençler yetiştirmek, onların yüreklerine umut tohumları ekmek için heyecan!

Kardeşlerimizi kendimizden daha çok sevmek için heyecan. 

“Bizim inancımızda kimse kendi için yaşamaz, herkes kardeşi için yaşar. Menfaatçiliği öldürmenin yolu budur.” diye öğütleyen o güzel insan. 

İmkânsızlık diye bir şeyin olmadığını, bir şeyi yapmak için gerekli olan en önemli şeyin iman olduğunu gösteren insan. İman varsa imkân vardır.

Bizlere; vatan, millet, ümmet aşkıyla atan bir yüreğe sahip olmanın, bir hak-batıl savaşında safını korumanın ne kadar önemli olduğunu gösteren insan. 

Hakkı hâkim kılmak için sefere çıkan, “Sefer bizden zafer Allah’tan” diye ümmeti uyandıran ve teslimiyeti Rabb’ine olan insan... 

İnsanlar ölür ama uğruna ölünen davalar yaşamaya devam eder.

Allah rızası için kurulan her muhabbet seferdir. “Emr-i bi’lma’rûf ve nehy-i anilmünker, iyiliği emretmek ve kötülükten menetmek” bir seferdir. 

İslam birliğini kurmak için çabalamak bir seferdir. Allah’ın razı olmayacağı şeylerden yüz çevirmek bir seferdir. 

İçimizdeki samimi niyetlerle koştuğumuz seferleri Rabb’imiz büyük zaferlerle sonuçlandırsın. Zafer, inanıp iman edenlerin olacak inşallah.

İman varsa her şey için imkân vardır. 

Ve Allah rızası için atılan her adım heyecandır.

Mektubumda sana bu heyecanı yüreğime üfleyen kişiden bahsettim. Dualarımız ümmetin yüreğindeki küllerin kalkması ve korun alev alması içindir.

Mektubuma son verirken sana şunu da söylemek istiyorum. Seni Allah için seviyorum. Çıkılan bu seferde seni de yanımda görmek istiyorum.

Sefer bizden Zafer Allah’tan. Muhabbetle...

Ayşegül'den...