Ana içeriğe atla

Bir Yolcunun Hikayesi


Bu bir yolcunun hikâyesidir. Bir yol ki kulağına okunan ezanla başlayan. Sela ile yeni bir başlangıca ulaşan.
Bu bizi kendimize getiren ve O'na götüren bir yolculuk.

Yürüdüğümüz, koştuğumuz  yorulduğumuz bir yol. Bir var olma telaşı, rızayı kazanma uğraşı.
Bundan daha güzel bir şey yoktur bu sürgün dünyada, bir amaçla bir yolda yorulmak, yüreğinle o yola, o amaca yoldaş olmak, dua olmak, güzelliklere sebep olmak.

Var olmak!
Ben buradayım, bunun için yaratıldım diyebilmek, bu idrakte olmak. Rabbi’nin katında değer bulmanın gayretinde olmak.
Dualarımız  kendimizi bulmadaki ilahi gücümüzdür. Dua müminin sığınağı, dayanağı ve en değerli korunağıdır.
“Rasûlüm! De ki: Eğer kulluğunuz ve yakarmanız olmasa Rabb’im size ne diye değer versin ki?”
(Furkan/77)

Kendi değerinin farkına varmak ve değerini görmek için neden yaratıldığını sormak, sorgulamak... 
Kimi, neden, ne için razı edeceğini bilmek. Yaratıldığı o “ahsenitakvim” üzere kalmak.
Allah’ın övgüsüne kavuşmak, razı etmek ve razı olmak. 
Bir ayettin muhatabı olmaktan daha yüce ne olabilir kul için?
"Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur."  
(Beyyine/8)

Bizi yaradan, bizim için yaşamı kolaylaştıracak, bize rehber olacak kitap göndermiştir. Ne zamanki o kitabı (pusulayı) elimizden bırakıyoruz, o zaman yolumuzu şaşırıyoruz.

Biz ne için yaratıldık, yorulduğumuz yol, tükettiğimiz ömür, harcadığımız zaman kaç gönlü tamir ediyor, kaç yetim başı okşuyor ellerimiz, gözlerimiz kaç kişinin acısı ile akıtıyor yaşlarını?
Ben demeyi bıraktık mı hayatımızın bir evresinde? Kalbimiz ümmet için attı mı? Kaç gönüle girdik, kaç gönülden geçtik, kaç kula kardeşlik ettik. Verilen ömrü, ne uğruna tüketiyoruz? Kaç duanın aminindeyiz? 

Hiç düşündük mü bu emirlerin kaçını yapma gayretindeyiz.
Hiç düşündük mü bugün veda etsek en sevdiklerimize, gözlerimiz kapandığında bir daha açılmamak üzere... 
Rabb’imiz razı değilse!
Hangi musalla temizler sorgulamadan bizi? Hangi toprak kapatır, utançlarımızı ve kirlerimizi? Hiç düşündük mü yolun sonunda ne diyeceğiz? Rabb’imizin razı olacağı hal üzere olduğumuzdan emin miyiz? 

Bildiğimiz tek gerçek, son nefesimize  kadar yolun ve yolculuğun devam edeceğidir.
Kimi yolculuk  der, kimi yürüyüş, bir başkası bulmak için arayış...  Aslında kendi içimizde kendimizi arıyoruz. Kimi kelamla, kimi kalemle, kimi de her ikisiyle arar kendi eksiğini.
Kendine muhatap bulan yol alır, kendi hayatından başka hayatlara... Bulmak değildir bu, nasiplenmektir.

İmanla yaşamak; yürümenin, koşmanın, savaşmanın, bulmanın değil, umutla O’nun rızasını kazanmaya devam etmenin adıdır.
Tamamlanmak için, son zamana kadar arar durur insan sebepler içinde sonuçları.  Sonuçların getirdiği nedenleri ve hepsini var edenin varlığını...
Kimi de bu nimetlerden mahrum olur. İnanmamaya inanır, nasipsizdir bu güzelliklerden. Bu da onların tercihidir.

Hepimiz bir yolcuyuz ve yolumuz kimi zaman koşar adım gittiğimiz bir ova oluyor, kimi zaman yolumuzu kaybettiğimiz patika, kimi zaman da nefes nefese kaldığımız bir yokuş.
Eksiğiz, dertliyiz, sürgünüz bu dünya yolculuğunda, paylaşmak için bir yoldaş, soluklanmak için bir nefes, dinlenmek için yürek arıyoruz bu yolda.
Derdimiz “sıratımüstakim” üzere yürümek oldukça, aynı derdin tasası, kaygısı! Bizi bir arada tutmanın amacı...
Ömrü bir var için yok etme telaşı.
Selam ve dua ile...

Ayşegül Duran 





Yorumlar

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. cagimizin bir hastaligi olan ben merkezinden cikarip siginma ve dua eksikliginden kaynakli acizligimize okadar guzel deginmissiniz ki kaleminize saglik...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Rabbim yolumuzu selamete çıkarsın. Yolculugumuzdan razı olsun.

      Sil
  3. Allah'ım çıktığımız bu yolda ümmeti Muhammed'in yardımcısı olsun inşaallah

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Elinize, emeğinize sağlık. Rabbim bizlere sıratımüstakim üzerine yaşamayı nasip etsin inşallah

    YanıtlaSil
  6. Amin. Allah razı olsun . Dua ile...

    YanıtlaSil
  7. Merhabalar.
    Günümüzün sahtekarlarına, ahlaksızlarına, bu kutsal yolculuğun kadrini bilmeleri ve idrak etmeleri konusunda ne söylense boştur. Almıyorlar, duymuyorlar, görmüyorlar, hissetmiyorlar. İşte bu sahtekarlar yüzünden fani dünyada kaybedenler ve zarar görenler de hep sıratımüstakim üzere yürüyenlerdir.
    Selam ve dua ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabbim bizleri samimi ve ihlaslı kullarından eylesin. Teşekkür ederim.
      Selam ve dua ile...

      Sil
  8. Eline emegine sağlık 👍

    YanıtlaSil
  9. Bizi yaradan, bizim için yaşamı kolaylaştıracak, bize rehber olacak kitap göndermiştir. Ne zamanki o kitabı (pusulayı) elimizden bırakıyoruz, o zaman yolumuzu şaşırıyoruz. Kesinlikle katılıyorum 👍

    YanıtlaSil
  10. Hepimiz bir yolcuyuz ve yolumuz kimi zaman koşar adım gittiğimiz bir ova oluyor, kimi zaman yolumuzu kaybettiğimiz patika, kimi zaman da nefes nefese kaldığımız bir yokuş.
    Rabbim yolumuzu açık etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin. Amin. Amin. Rabbim razı olacağı yolda yol almayı nasip etsin.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne İmtihanlardan Geçtik

Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan geçtik ve kim bilir daha ne imtihanlardan geçeceğiz! Çok yorulduğumuz da oldu, çok bunaldığımız da. Uykuya hasret gözlerle sabahladığımız da çok oldu. Kimse kimsenin ne yaşadığını tam anlamıyla bilemez, bilmesin de zaten. Sadece bilmediğini bilerek yaklaşsın. İnsanların yaşamları ve imtihanları hakkında ahkâm kesip niyet okumayı bıraksınlar istiyor insan.  Kalpleriyle bakanlar müstesna ama! Onlar nefesin kesildiğinde görürler, dua koyarlar avuç içine ve sımsıkı sarılırlar. Öyle bir sarılmak ki tüm hüzünlerin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedersin. Bir de görmeyenler, bakmayanlar vardır. Bakmazlar, bakmak onların da kalbini yoracaktır çünkü; kolay olanı seçerler ve kendi dünyalarında kendi küçük dertlerini büyütmek için dönüp giderler. Oysa bir tecrübe, yaşanmadan paylaşılarak tecrübe edilebilir. Tecrübe etmek için her şeyi yaşamalı değil. İnsan, insanın hem derdi hem devası... Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan ge...

Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylık Vardır

 Kişisel gelişimimize kaktı yapan en büyük etkenlerden biri de hayat yolculuğumuzda yaşadığımız zorluklar ve bu zorluklardan aldığımız derslerdir. Zorluklar, bizi düşünmeye, sorgulamaya ve onarıcı çözümler bulmaya teşvik eder. Bir sorunla karşılaştığımızda, bu durum bize dayanıklılık kazandırır ve karakterimizi güçlendirir. Ayrıca zorluklar sayesinde kendi sınırlarımızı keşfederiz. Bu sayede hayal bile edemeyeceğimiz potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz. “Bir derdim var, bin dermana değişmem” sözü, yaşadığımız sıkıntıların, bizim için ne kadar değerli olduğunu ifade eder. Zorluklar, bizi daha güçlü kılar ve hayatta kalma içgüdümüzü etkiler. Sıkıntılar karşısında baş edebilme becerimizi güçlendirir. Zıddı olan rahatlık ise, çoğu zaman insanı tembelleştirir ve onun kişisel gelişimini engeller. Zorluklarla yüzleşmek, gelişimimizin temel yapı taşlarından biridir. Her bir mücadele, bize yeni dersler öğretir ve sınırlarımızı zorlamamıza vesile olur. Hayat boyunca karşımıza çı...

İbrahim İçimdeki Putları Devir

"İbrahim, içimdeki putları devir elindeki baltayla. “ Bazen defalarca dinlediğimiz ezgiler vardır ya hani... Üzerinden uzun zaman geçse de unutamadığınız. Benim de uzun zamandır içimde söylenen ezgi; "İbrahim, içimdeki putları devir, elindeki baltayla... Kırılan putların yerine yenilerini koyan kim? İbrahim gönlümü put sanıp kıran kim” Ne güçlü bir ifade... Yazanın kalemine, söyleyen Aykut Kuşkaya'nın yüreğine sağlık. Dinlemediyseniz mutlaka tavsiye ediyorum. Hepimizin içimizdeki putları kırma zamanı çoktan geldi. Ama önce... onları tanımamız gerekiyor. Kastettiğim putlar sadece bir taştan yapılanlar değil, gönülden de yapılan putlar vardır. Önceliğimiz olan, kural koyan, bize yön veren.... Bizim gönlümüzdeki putun adı ne? Seni ve beni İslam davasından uzaklaştıran ne? Evlat sevgisi mi? Rızık kaygısı mı? Konfor alanının sakinliği ve sıcaklığı mı? Okul telaşı, diploma yarışı mı? Hangisi bizim imanımızı gölgede bırakıyor? Hangisi yüreğimize ye...