Ana içeriğe atla

Ağaç Ev Sohbetleri 121

Okumak için bir araya gelen insanlar olduğu gibi yazmak için de bir araya gelen insanlar varmış. 
Buna denk gelmenin mutluluğunu yaşıyorum şu sıralar. 

Bu haftaki Ağaç Ev Sohbetleri 121. konu yine güzel şeyler yazmaya teşvik edici.
Elinde olsa okuduğun kitaplardan ya da izlediğin filmlerden  bir bölümünü değiştirmen mümkün olsa ? 
Sonunu yada bir bölümünü değiştirmek isterdim bazı severek okuduğum kitapların ve  izlediğim filmlerin. Ama biliyorum ki ozaman verilmek istenen mesaj belkide o kadar etkili olmazdı. 

Okuduklarımdan aklıma ilk gelen,  beni çok etkileyen , hala üzerimde etkisi olan ve bir çoğunuzun okumuş olduğunu düşündüğüm Ömer Seyfettin'in "kaşağı öyküsü" geldi.  Değiştirmek isterdim elbette "kardeşinin dayak yemesine dayanamayan Kahraman babasına her şeyi itiraf eder. Babasının ayaklarına kapanıp ben yaptım "der.  

Ama biliyorum ki hikaye benim istediğim gibi olsa yalan söylemenin , iftira atmanın, vicdan azabının ne kadar kötü olduğu, bu kadar güzel iletilemezdi okura. 

Sonra değiştirmek istesem yine nefesimi tutarak okuduğum ve kitabı bitirdikten sonra kendimi ve dostlarımı gözden geçirdiğim beni çok etkileyen  Khaled Hosseini'nin  " Uçurtma Avcısı " kitabının  kırılma noktasında gizlenip arkadaşına yapılan zulmü izleyen Emir'in dayak yeme pahasına arkadaşını kurtarmasını ve ömür boyu çok güzel dostluklarının olmasını isterdim. 

Bazı dostluklar yaralar ve bu yaralar sizi siz yapar. Sizin birini çok seviyor olmanız onun da sizi seviyor olmasına bağlı değildir.  Siz sevmeyi, oda sevilmeyi sevebilir. 
Gerçek dostluk karşılık beklemeden olandır. Bu mesaj ancak böyle derinden yaralayarak, bu kadar  kalıcı verilebilirdi. 

Yeşil yol filminin de öyle bitmesini hiç istemezdim mesela ,ama biliyorum ki iyi insanlar yorulur... Bu dünyada güzellikleri çoğaltmak  için yorulur. 

Esaretin Bedeli , Kasımda Aşk Başkadır, Titanik, Leo sonu güzel bitsin istediğim filmlerdendi. 

Yazarken düşündüm de sonunu değiştirebileceğimiz hikayelerimiz varken ve yaşadığımız hayatın başrol oyuncusuyken mutlu sonla bitireceğimiz hikayelerimiz neden olmasın...

Ayşegül'den...

Yorumlar

  1. Ayşegül öyle güzel yazmışsın ki, söylemeye kelime bırakmamışsın aslında.Yazdiklarina yüreğimi koyuyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim aynı yerden bakıp, aynı şeyleri hissediyor olmak ne güzel ♡

      Sil
  2. Çok güzel bağlamışsın sonunu. Uçurtma Avcısı ile ilgili sözlerine katılıyorum. Gerçekten üzücüydü o kısım. Tabi hataları olmadan insan ders de alamıyor. Çok güzel bir paylaşım olmuş, teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim yazmaya teşvik ancak bu kadar güzel olurdu.

      Okumak ve yazmak dileğiyle...

      Sil
  3. Başrolünü oynadığımız hikayelerimiz mutlu son olsun inşallah diyeyim öncelikle.

    Her müdahale farklı bir hikaye demek olur .Farklı hikayeler de farklı mesajları getirir beraberinde.Kişisel farklılıklarımız buralarda çok devreye giriyor olmalı.Aynı mesaj farklı enstrümanlarla verilebilir mi ? Bence verilir.Etkisi aynı şiddette olabilir mi ? Bu pek mümkün olmayabilir :)

    Mutlu sonlardan ziyade mutsuz sonları daha etkileyici bulmamız toplumsal yapımızla da etkili olabilir ve daha pek çok etken.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum için teşekkür ederim. Mutlu sonlu biten hiç bir olaydan nasihat almıyoruz, size katılıyorum bu toplumsal yanımızda acıya karşı duyarlılığımız daha fazla olmasıyla alakalı olabilir.

      Sil
  4. Merhabalar.

    "...yaşadığımız hayatın başrol oyuncusuyken, mutlu sonla bitireceğimiz hikayelerimiz neden olmasın..." cümlenize yürekten iştirak ediyorum. Eğer insanlar buna izin verirlerse, neden olmasın...
    Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlu olmayı bilen insanlar çevresindeki insanlarinda mutlu olmasına sebep olur ... nasıl tebessüm etmek bulaşıcı ise mutlulukta öyledir...

      Teşekkür ederim.

      Sil
  5. Rabbim dünya ve ahiret saadeti versin herkese 🤲🏻 Başrol olduğumuz hayatlarımızda değiştirebileceğimiz şeylere odaklanmak cok daha güzel olur 🌹

    YanıtlaSil
  6. "Sonunu yada bir bölümünü değiştirmek isterdim bazı severek okuduğum kitapların ve izlediğim filmlerin. Ama biliyorum ki o zaman verilmek istenen mesaj belki de o kadar etkili olmazdı."
    İşte işin püf noktası burada. Ben sizden biraz daha kesin konuşayım. Verilmek istenen mesaj kesinlikle etkisini kaybederdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalem elimde değil ama kaderim seçimlerimde.

      Değişmek ve değiştirmek niyet etmekle başlar sonrası nasip!

      Derin mevzular yorum için teşekkür ederim.

      Sil
  7. ne güzel seçimler, kitaplar da filmler de :) aman evet hikayelerimiz mutlu gitsin heeep :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizi biz yapan seçimlerimiz. İyi olmak ve iyi olmaya teşvik etmek.

      Teşekkürler deep ♡

      Sil
  8. Gerçekten sonu kötü biten kitaplar o dönemlerde çok etkilemişti beni.. Zamanla hayatta karşılaştığım acılarda da o kahramanlar, rehber olmuşlardı ve en doğruyu yapmaya çalıştım ya da çalıştık diyeyim.. Hayat yolunda mutlu bir yürüyüş diliyorum dostlarla beraber inşallah.. sizi takibe aldım görüşmek üzere :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. İnsan her şeyi yaşayarak öğrenemez. Okuduklarından, izlediklerinden, şahit olduklarından hisse çıkarana ne mutlu.
      Takibe almayı daha tam öğrenemedim

      Sil
  9. güzel bir etkinlik, ben de takip etmeye çalışıyorum elimden geldiğince, seo çalışmalarınızda da başarılar dilerim, her gün başka bir şey öğrenmek mümkün :)

    YanıtlaSil
  10. Biraz zor ve meşakkatli işler öğrendikçe kolaylaşacak diye umuyorum. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

21.yüzyıl ve İmtihan

Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz bu imtihan sadece bu asrın meselesi değildir. Bu, hayrın ve şerrin, iyiyle kötünün mücadelesidir. Bu hak ve batılın çatışmasıdır. Müslüman, içinde yaşadığı dünyanın perişan ve derbeder halinin farkında olmalı ve bu durumun yol açtığı çıkmazların çözüm yollarını aramalı.  Bunun hak ve batıl savaşı olduğunu unutmamalı.  21. yüzyılda gücü elinde bulunduran emperyalizmin dünya üzerindeki haksızlıkları, ahlâksızlıkları, gaddarlıkları, zalimlikleri ve Müslümanların üzerindeki hesapları gözler önünde... Her devrin olduğu gibi bizim içinde bulunduğumuz bu devrin de imtihanı zor. Sınırda kılıçla kalkanla eşit şartlarda cenk etmek mi zor, sınırlar ötesinden bir düğme ile bir insanlığın yok olduğunu görmek mi? Hatta gözle görülmeyen bir mikroorganizmanın insanları yıllarca evinde hapsetmesi mi?  Öyle bir çağda, öyle imtihanlardan geçiyoruz ki... Karşı koymak için önce düşmanı tanımak gerekiyor. Tanımadan onunla savaşmak imkânsız. Ayette “Şu bana

Yaptığın Bir Şey Olsun!

Yaptığın bir şey olsun! Yaptığın bir şey... Adil olmak gibi… Haksızlık karşısında çelikten zırh, güçsüzün yanında sağlam bir kale, haklının yanında huzur veren bir dem ol mesela... Söylenmiş bütün sözlere inat, iyilik edersen iyilik bulursun. Bulamam sanma! Halik bilir ve bildirir. Bu balık suretinde olmasa da. Yaptığın bir şey olsun! Tevazu kanatlarını sermek gibi… Sadece annene, babana, evladına değil, tüm insanlara. Sen kanaati gözetip, mütevazı ol ki nefsinin başı yere eğilsin. “Ahmak çabalar iş olacağına varır” diyenler olsa da, iyilik adına bütün çabalamalar kalem kalem yazılıyor bil. Ve hepsi veresiye alınıyor, en az on katı ile ödenmek üzere. Yaptığın bir şey olsun! Doğru söylemek gibi... Doğru duymak, doğru görmek, doğru yaşamak hatta yaşatmak gibi. Dokuz köyden değil, bütün köylerden kovulmak pahasına! Varsın adına doğrucu Davut desinler! Yalan batağına düşmektense köysüz, kentsiz kal. Dilini eğip bükmektense, kolun kanadın kırılsın, yalan rüzgarlarında uçmak y

Filistin'den Mektup

Farklı coğrafyaların, farklı iklimlerin ve kültürlerin insanlarıyız. Sizin yüzünüzü okşayan rüzgar, esintisini dağların serinliğinden alıyor belki... Her sabah perdenizi büyük bir umutla aralıyor, güneşin sıcaklığını yüzünüzde hissediyorsunuz. Çocuklarınızı şefkatle öperek uyandırıyor. Eşinizi işe dualarla uğurluyor ve muhabbetini sevdiğiniz kişilerle kahve yudumluyor, sonra gündelik telaşlara dalıyorsunuz. Kaygılarınızı, tasalarınızı, arzularınızı umutlarınıza sarıyor ve geleceğe dair hayaller kuruyorsunuz. Evinize, arabanıza, komşuluk ilişkilerinize itana gösteriyor, sofranızı en güzel yemeklerle donatmaktan zevk alıyorsunuz. Bir telaş içerisinde geçiyor hayatınız, değil mi? Günler su gibi akıp gidiyor. En sevdiğiniz baş örtüsünü en sevdiğiniz çantanızla kombin yapıyorsunuz. En sevdiğiniz futbol takımının formasını alıyor, maçlarını kaçırmıyorsunuz. Ne güzel, sizin adınıza ben bundan mutlu oldum. Umarım bunca nimetin şükrünü eda edebilirsiniz. Ve umarım bu alı