Ana içeriğe atla

Bekleyenlere...

Yazmak istiyorum nereden başlayacağımı bilemediğim halde!
Oysa düşünürken ve kızarken ne de çok şey vardı içimde...

"'İnsanlar asla söyledikleri kadar meşgul değillerdir. İnsanların öncelikleri vardır ve bazen sıra sana gelmez.'" diyor P. Auster

Okudukça beni yaralayan bir sözle başladım, belki de  bu sözle bitirmeliydim onu da bilemiyorum.
Aslında, bilmekten daha güzel bilmemek. Açık bir kapı bırakmak, bilinçlenmek isteyen zihnine ya da ikna olmak isteyen yüreğine...
Bir şans daha vermek kendine, sevdiklerine...

Bilmiyorum ne kadar seviliyorum, seviyorum!
Neden vazgeçemiyorum...

Mevzu derin olunca boğulma ihtimali daha da artıyor ve hassasiyetlerinde insan istediği gibi kulaç atamıyor.
Ne bileyim belki de kendi deryamda yüzecek kadar cesur değilim.
Yüzleşmekten korktuğum doğrular, etrafında döndüğüm dünyalar var...

Günlerce aramasını beklediğim ve aramadığı için üst üste defalarca aradığım ve hâlâ arayacağım insanlar var.
Onlar daha mı az seviyorlar benden, daha mı az özlüyorlar ya da sıra bana, bize gelmiyor mu?
Sınırsız sevmemizin fütursuzca bekleyişleri kalıyor boy veremediğim derinlerde...

Arıyorum, üzülmek de olsa sonucu, üzüntümü dile getiriyorum...

Ne yaşıyorlar bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki süresini bilmedigim bir ömür var önümde ve ben hayatımda değer verdiklerime zaman ayırıyorum.
Beklemek istemesem de elimde olmadan bekliyorum. "Gönül umduğuna küsermiş" diyorum kendi kendime...
Bir gün sürem dolduğunda aramadıkları için ben değil onlar pişman olacaklar, biliyorum.

Konu asla yüzeysel, basit bir duygusallıktan ibaret değil!..

Sosyal ağlarda sözde, fazlasıyla sosyalleşen insanlar olarak, gerçek bağlarda asosyal oluyoruz.

Kıymet verdiğimiz insanlara beş dakika zaman veremiyoruz.
Zamanla verecek bir şeyimiz de kalmıyor, kalmayacak!..
Önemlilerimizin önüne,  önceliklerimiz geçtikçe kaybediyoruz!..

Sevdiklerimizin yüreğinde açacağımız en derin  yara kendimizden mahrum etmek!
Söyleseniz de sizi duyup karşılık veremeyeceği zamanlar gelmeden.
Ayrılık zamansız gelip, almadan, arayalım...

Ömür geçip giderken, bir yığın keşke kalmasın ardımızda.

Keşke dememek için en sevdiğimiz ve hep ertelediğimiz birini arayarak başlayalım.

"Seven sevdiğine sevdiğini söylesin"diyen bir peygamberin ümmeti olduğumuzu hatırlayalım, hatırlatalım...
Bir bayram gelsin, geçsin tebessümle ömrümüzden...

Ayşegül'den...

Yorumlar

  1. Dilinize yüreğinize sağlik çok guzel bir yazi olmuş 🤲

    YanıtlaSil
  2. Eline- yüreğine sağlık olsun çok güzel yazıyorsun ALLAH gayretinizi artırsın inşallah bayramınız mübarek olsun inşallah yaptığınız dualar kabul OLSUN HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN INŞALLAH

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin. Her sey gönlümüzce olsun...
      Selam ve dua ile...

      Sil
  3. Evet, "anlatsam roman olur" diyenlere anlat o zaman deyince aklına hiçbir şey gelmemesi durumu. Anlatıcı roman olur demekle içindeki birikimi kelimelere döküyor, sıra kendisine gelince de sıranın kendisine hiç gelmeyeceğini düşünmesinden dolayı dili, fikri lal kesiliyor. Yine de bir yerden başlayınca devamı da geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yerden başlamak gerekiyor. Yoksa insan kendi içinde kendini boğacak hale geliyor . Teşekkür ederim yorumu daha yeni gördüm kusura bakmayın.

      Sil
  4. Aramıyorsa, sen de arama der yeni dünya düzeni. Ama sen, en makbul olanını yapıp yine de arıyorsun.

    YanıtlaSil
  5. Öyle gerçekten, bir yerden başlamak gerek zira insanın harcadığı en büyük efor anlatabilmek, anlaşılabilmek...

    Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  6. Keşkelersiz güzel ömürler diliyorum. Kaleminiz hep yüreğinize uysun

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne İmtihanlardan Geçtik

Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan geçtik ve kim bilir daha ne imtihanlardan geçeceğiz! Çok yorulduğumuz da oldu, çok bunaldığımız da. Uykuya hasret gözlerle sabahladığımız da çok oldu. Kimse kimsenin ne yaşadığını tam anlamıyla bilemez, bilmesin de zaten. Sadece bilmediğini bilerek yaklaşsın. İnsanların yaşamları ve imtihanları hakkında ahkâm kesip niyet okumayı bıraksınlar istiyor insan.  Kalpleriyle bakanlar müstesna ama! Onlar nefesin kesildiğinde görürler, dua koyarlar avuç içine ve sımsıkı sarılırlar. Öyle bir sarılmak ki tüm hüzünlerin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedersin. Bir de görmeyenler, bakmayanlar vardır. Bakmazlar, bakmak onların da kalbini yoracaktır çünkü; kolay olanı seçerler ve kendi dünyalarında kendi küçük dertlerini büyütmek için dönüp giderler. Oysa bir tecrübe, yaşanmadan paylaşılarak tecrübe edilebilir. Tecrübe etmek için her şeyi yaşamalı değil. İnsan, insanın hem derdi hem devası... Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan ge...

İbrahim İçimdeki Putları Devir

"İbrahim, içimdeki putları devir elindeki baltayla. “ Bazen defalarca dinlediğimiz ezgiler vardır ya hani... Üzerinden uzun zaman geçse de unutamadığınız. Benim de uzun zamandır içimde söylenen ezgi; "İbrahim, içimdeki putları devir, elindeki baltayla... Kırılan putların yerine yenilerini koyan kim? İbrahim gönlümü put sanıp kıran kim” Ne güçlü bir ifade... Yazanın kalemine, söyleyen Aykut Kuşkaya'nın yüreğine sağlık. Dinlemediyseniz mutlaka tavsiye ediyorum. Hepimizin içimizdeki putları kırma zamanı çoktan geldi. Ama önce... onları tanımamız gerekiyor. Kastettiğim putlar sadece bir taştan yapılanlar değil, gönülden de yapılan putlar vardır. Önceliğimiz olan, kural koyan, bize yön veren.... Bizim gönlümüzdeki putun adı ne? Seni ve beni İslam davasından uzaklaştıran ne? Evlat sevgisi mi? Rızık kaygısı mı? Konfor alanının sakinliği ve sıcaklığı mı? Okul telaşı, diploma yarışı mı? Hangisi bizim imanımızı gölgede bırakıyor? Hangisi yüreğimize yerleşmiş, bizi ağ...

YÜRÜMEK

Allah’ın selamı üzerinize olsun kardeşlerim. Kardeşlerim diyorum çünkü Rabb’imiz “Müminler kardeştir.” Buyuruyor. Bu yazımda sizlere suni gündemlerden ziyade, daha gerçekçi gündemlerden, kendi gündemimden bahsetmek istiyorum. Hafta sonu pürdikkat dinlediğim, -bazen- ağladığım ve sonrasında neden not almadım diye kendime kızdığım söyleşi tadında bir eğitim programına katıldım. Bu programın bende uyandırdığı duyguları sizlerle paylaşmak istiyorum.  “Güzellikler paylaştıkça çoğalır” sözüne hep inanarak... Programa konuşmacı olarak katılan eğitimci, hekim  Betül hanımefendiye teşekkür ediyorum. Kendisi, ömrünü “Allah yolunda daha fazla ne yapabiliriz?” derdiyle geçiren adanmış biri. Allah ondan ebeden razı olsun. “Yürümek; insan olarak yaptığımız eylemlerden biri ve yürürken aynı zamanda düşünmek” diye başladı eğitim semineri. Öyle bir yürüyüş ki; hayatını ortaya koyarcasına. Ölmek için yaşarcasına... Ya da yaşatmak için yaşamak, tıpkı Mu’âz bin Cebel gibi... İli...