Ana içeriğe atla

Rengini söyle bana...

Hayata baktığın pencereden gördüğün rengini söyle bana!
Gece karası mı; asil, sade, renklerin en koyusu, kaşı  kara sevdalı misali içine işleyen bir çift göz mü?
Yoksa, kâbuslarının siyahı mı? Yolunu bulamadığın karanlıklarda kaybolma korkusu...
Hükmü yok, sevdanın olduğu yerde renk arama,
sakın incitecek bir söz söyleme benim  "el-esvad"ıma...

Rengini göster bana!
Gönlünü açtığında gördüğün siretin sûretindeki gül kırmızısı yanaklar mı?
Kadifemsi dokusuyla aklını başından alan tomurcukların yaprakları mı?.
Yoksa ateş Kızılı mı; alev alev yanan ,yandıkça kor olan bir kırmızı. Yürek alı, kan kızılı mı?
Hükmü yok, aşkın olduğu yerde renk arama ve sakın incitecek bir söz söyleme benim "el-ahmar"ıma..

Rengini söyle bana!
Her sabah umutlar üzerine doğan Güneşin boyadığı ekin sarısı mı?
İçini ısıtan baharın habercisi.
Günün aydınlığı, doğanın canlanma sebebi mi?
Yoksa, ruhun Meleğe teslim olmasından önceki sessizliğinde 'benz'ine vuran veda sarısı mı?
Hükmü yok ölümün olduğu yerde renk arama, sakın incitecek bir söz söyleme benim "el'asfar"ıma...

Rengini göster bana, göğün ve denizin uçsuz bucaksız  mavisi mi?
Bakmaya doyamadığın,  yıldızların asılmak için can attığı, ayın yakamoz için baktığı, medcezirin müsebbibi...
Yoksa sessizliğin tufanında ev sahibi, karaya çalan korkutucu, derin deniz mavisi mi?
Hükmü yok, hayatın olduğu yerde renk arama ve sakın incitecek bir söz söyleme benim "el'azraq" ıma...

Düşündüğün ve düşlediğin rengini söyle bana!
Beyaz gelinlik giyme hayali kuran genç kız heyecanı, baharın çiçeğe durmuş meyve ağacının göz kamaştıran saffiyeti mi?.
Yoksa renklerin en sessizi, huzurun ta kendisi.
Yolculuğumuzun olmazsa olmazı, beyaz kundak ve kefen.
Bir renk değil bu, beyazlığı ile nefes kesen.
Hükmü yok, ölümün olduğu yerde renk arama
sakın incitecek bir söz söyleme benim "el-ebyad"ıma.

Rengini söyle bana, ya da dur söyleme!
Rengin her ne olursa olsun baktığın pencereni görmeliyim aslında.
Renkleri değerli kılan, kırıldıktan sonra yüreğimize yansıyan.
Hislerimize tercüman olan, acıyan yanlarımızı saran ve usul usul yağmasından sonra gökyüzünden akan !
Gökkuşağını göster bana!
Hangi rengin, hangi tonunda başlıyor  senin varlığın!
Yada hangi tonun sonuna varmak istiyor yokluğun!

Hükmü yok, senin olduğun yerde bende renk arama, sakın incitecek bir söz söyleme bana!
Her renk güzel gelir, sen dokunuyorsan  hayatıma.

Ayşegül'den...

Yorumlar

  1. Yine harika bir yazı yüreğine sağlık her yazını zevkle okuyorum❤️ve bir sonrakini heyecanla bekliyorum

    YanıtlaSil
  2. Mükemmel kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Eilnize yüreğine sağlık olsun çok güzel yazıyorsun ALLAH gayretinizi artırsın inşallah

    YanıtlaSil
  4. Çok teşekkür ederim elinize gönlünüze sağlık başarılarınız daim olsun inşallah efendim.

    YanıtlaSil
  5. 👏👏👏👏👏👏👏mükemmel

    YanıtlaSil
  6. Harika,rengini söyle bana..

    YanıtlaSil
  7. Rengim olsun istedim okuyunca 👏🏻👏🏻👏🏻

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu istemek bulmanın yarısıdır. Umarım renginizi bulursunuz.

      Sil
  8. Allah razı olsun hocam

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne İmtihanlardan Geçtik

Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan geçtik ve kim bilir daha ne imtihanlardan geçeceğiz! Çok yorulduğumuz da oldu, çok bunaldığımız da. Uykuya hasret gözlerle sabahladığımız da çok oldu. Kimse kimsenin ne yaşadığını tam anlamıyla bilemez, bilmesin de zaten. Sadece bilmediğini bilerek yaklaşsın. İnsanların yaşamları ve imtihanları hakkında ahkâm kesip niyet okumayı bıraksınlar istiyor insan.  Kalpleriyle bakanlar müstesna ama! Onlar nefesin kesildiğinde görürler, dua koyarlar avuç içine ve sımsıkı sarılırlar. Öyle bir sarılmak ki tüm hüzünlerin parmak uçlarından akıp gittiğini hissedersin. Bir de görmeyenler, bakmayanlar vardır. Bakmazlar, bakmak onların da kalbini yoracaktır çünkü; kolay olanı seçerler ve kendi dünyalarında kendi küçük dertlerini büyütmek için dönüp giderler. Oysa bir tecrübe, yaşanmadan paylaşılarak tecrübe edilebilir. Tecrübe etmek için her şeyi yaşamalı değil. İnsan, insanın hem derdi hem devası... Hiç bitmeyecek zannettiğimiz imtihanlardan ge...

Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylık Vardır

 Kişisel gelişimimize kaktı yapan en büyük etkenlerden biri de hayat yolculuğumuzda yaşadığımız zorluklar ve bu zorluklardan aldığımız derslerdir. Zorluklar, bizi düşünmeye, sorgulamaya ve onarıcı çözümler bulmaya teşvik eder. Bir sorunla karşılaştığımızda, bu durum bize dayanıklılık kazandırır ve karakterimizi güçlendirir. Ayrıca zorluklar sayesinde kendi sınırlarımızı keşfederiz. Bu sayede hayal bile edemeyeceğimiz potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz. “Bir derdim var, bin dermana değişmem” sözü, yaşadığımız sıkıntıların, bizim için ne kadar değerli olduğunu ifade eder. Zorluklar, bizi daha güçlü kılar ve hayatta kalma içgüdümüzü etkiler. Sıkıntılar karşısında baş edebilme becerimizi güçlendirir. Zıddı olan rahatlık ise, çoğu zaman insanı tembelleştirir ve onun kişisel gelişimini engeller. Zorluklarla yüzleşmek, gelişimimizin temel yapı taşlarından biridir. Her bir mücadele, bize yeni dersler öğretir ve sınırlarımızı zorlamamıza vesile olur. Hayat boyunca karşımıza çı...

Yaptığın Bir Şey Olsun!

Yaptığın bir şey olsun! Yaptığın bir şey... Adil olmak gibi… Haksızlık karşısında çelikten zırh, güçsüzün yanında sağlam bir kale, haklının yanında huzur veren bir dem ol mesela... Söylenmiş bütün sözlere inat, iyilik edersen iyilik bulursun. Bulamam sanma! Halik bilir ve bildirir. Bu balık suretinde olmasa da. Yaptığın bir şey olsun! Tevazu kanatlarını sermek gibi… Sadece annene, babana, evladına değil, tüm insanlara. Sen kanaati gözetip, mütevazı ol ki nefsinin başı yere eğilsin. “Ahmak çabalar iş olacağına varır” diyenler olsa da, iyilik adına bütün çabalamalar kalem kalem yazılıyor bil. Ve hepsi veresiye alınıyor, en az on katı ile ödenmek üzere. Yaptığın bir şey olsun! Doğru söylemek gibi... Doğru duymak, doğru görmek, doğru yaşamak hatta yaşatmak gibi. Dokuz köyden değil, bütün köylerden kovulmak pahasına! Varsın adına doğrucu Davut desinler! Yalan batağına düşmektense köysüz, kentsiz kal. Dilini eğip bükmektense, kolun kanadın kırılsın, yalan rüzgarlarında uçmak y...