Ana içeriğe atla

İçimden yüzlerine karşı sustum...

Hayatta yaptığınız en iyi şeyi sormuyorum size, hayatta size en iyi gelen şeyi soruyorum.

Konuşmak mı, düşünmek mi, yürümek mi , birinin sizi anlaması için olanca enerjinizi tüketmek mi?..
Kek yapmak, karnınız ağrıyana kadar çikolata yemek ya da herşeyi uykuya teslim etmek mi?

Ben anlaşılamadığımı anladığımdan bu yana yazıyorum, ya da yazmayı keşfettiğimden bu yana susuyorum.

Kendimi konuşarak ifade edemediğim için beni yazmaya iten, tüm sevdiklerime teşekkür ediyorum...

Hayatımı hep birilerini mutlu etmek, kimi zaman alkışlanmak,  kimi zaman takdir almak ve sonzamanlar da dua almak için harcadım.
Annemin en akıllı, babamın en  itâatkâr kızı, kardeşlerimin en anlayışlı ablası, evlatlarımın en fedakâr  annesi ve eşimin sessiz, huzur veren eşi olmak için harcadım bütün enerjimi, oldu mu bilmiyorum.
Ama ben olmadım!
Ben, ben olamadım!
Onların istediğini olma çabasından, ben ne istiyorum diye sormadım, soramadım!...

Olan sadece daha çok susmak ve sabretmekti benim için.
Bazen ağlayıp kendi içimden yüzlerine karşı, "Hayır bence bu doğru değil", ya da "ben öyle düşünmüyorum", ya da,"bunda bir yanlış yok" demek yerine  bana iyi gelen bir köşeye çekilip kendimi kelimelerle ifade etmeye çalışmak, yazmak oldu...
Yazdığımda canımın daha az yandığını hissettim, sustuklarım yazdıklarımın içindeydi ve yazdıkça hafifledim.

Yazmak benim için nefes almak.
Kuramadığım devrik cümlelerin altında ezilme pahasına yazmak...
Ne olur benim yüklemim sonda olsa, veyahut  olmasa ne olur?
Yinemi yanlış anlaşılırım?
Sevginizden mahrum mu bırakırsınız beni?
Hayatınızda bir duvar vazifesi mi yaparim, yok mu sayarsınız beni?

Ben var olduğumu düşünmüyorken üstelik...

Yanlış yaptım, ta en başından yanlış yaptım.
Ve anladım; insanları anlık mutlu etmek yerine, ruhumun sahibini, ruhumu bedenine emanet verenin ne istediğini düşünmek önemliydi.

Hayatımdaki herkes bir zaman sonra beni bir sebepten veya bir şekilde terk ettiğinde asıl beni hiç yalnız bırakmayan, yaptığım her hatayı hemen silmeye hazırlanan ve asla beni hatalarımla yargılamayan  Rabbimin rızası önemliydi.

Bilemedim, mutlu olmanın mutlu etmekle olacağını düşündüm.
Mutlu da ettim ve mutluyken verdikleri güzel kırıntılarla doyurmaya çalıştım ruhumu.

Oysa doymak sadece O'nu anmakla, O'nun rızasını varmakla olurdu.

Bilemedim, en büyük yanlışım yaratılmışları mutlu etmek için çabalamak olduğunu...

Bu gece benim için bir dönüm noktası...
Takıldığım hatalarımdan yara almadan , sendeleyip düşmeden kendime geleceğim bir gece ve yazmak için yaratılmış bir ruh var içimde.
Konuşmak isteyen insanı nasıl susturamazsanız.
Ağlayan insanı nasıl avutamazsanız.
Yazmak isteyen insanın da elinden kalemini, yüreğinden kelamını alamazsınız.

Yazacağım...
İçimdeki çorba olmuş kelimeleri bir umutla ısıtıp sunacağım gönül soframda ve sevdiğim herkes davetlim olacak oraya.
Muhabbetimi sevenler kaşık sallayacak çorbaya.
Maksat doyurmak değil maksat muhabbet kurmak...


Yazmak bana iyi geliyor ve dilerim okumak da sana iyi gelir.
Bir gecenin olmaz zannettiğim sabahları da olacak ve daha bi çok sabaha uyanacağım.
Yeniden doğan güneş, Rabbimin bana rızasını kazanmak için lütfettiği bir gün olacak.

Güzel günler size gelmez , siz ona gidin ya da gelin beraber gidelim.

Ayşegül' den...

Yorumlar

  1. Olmak yada olmamak ,oldurmaya ugrasmak. Çabalamak tüm hücre ile didinmenin anlatıldığı muhteşem ötesi cümleler bunlar. Bir kaşık ta biz alalım inşallah selam ve dua ile ☺️

    YanıtlaSil
  2. Dilerim o sofra hiç toplanmaz...yazıların öyle güzel ki su gibi içilesi,💐

    YanıtlaSil
  3. Rabbin rızası da tam olarak bu değil mi?
    "Allah adaleti, iyiliği, AKRABAYA YARDIMI emreder.
    ...
    O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor."
    " ... Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir."
    Sabır ve dua ile, Rabbım razı olacağı kullarından etsin bizleri.
    Maşallah...

    YanıtlaSil


  4. Yazı değil çığlık...

    DUYDUM..


    👏👏👏👏👏👏👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçimizden yüzlerine karşı çığlıklarımızda olmasa çatlardık:)

      Sil
  5. Avaz avaz susmak dedikleri ...

    YanıtlaSil
  6. Avaz avaz susmak dedikleri ...

    YanıtlaSil
  7. Gönlüne sağlık Ayşe gül yazıların muhteşem

    YanıtlaSil
  8. 👏👏👏👏👏👏harika

    YanıtlaSil
  9. Ben bi tas çorba daha isterim.😊😊

    YanıtlaSil
  10. Bu güzel yazılarınızın devamını, ve başarılar diliyorum. İnşallah birgün kitap yazar ülkede büyük bi yazar olursunuz. Saygılar, azade hanım.🙏🙏🤲

    YanıtlaSil
  11. Son zamanlarda okuduğum en samimi duyguları barındıran herkese hitap eden yazı Mükembel diye buna denir 🌼🌼🌼🌼🌼

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ayni duygulari paylaşmak guzel.

      Sil
  12. Paylarınız ve Yazılarınız bir içim su...

    YanıtlaSil
  13. Bu yazıyı çok önce okumuş ve ne kadar da ben demiştim.Kalemine sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Yalnız olmadığımı biliyordum⚘

      Sil
  14. "Annemin en akıllı, babamın en itâatkâr kızı, kardeşlerimin en anlayışlı ablası" bu cümle var ya beni de çok anlattığı için mi bilmiyorum, aylar önce okumuştum bu yazını ama yorum yapmak şimdi nasip oldu .Yazının bütün bölümlerine tamamen katılıyorum ve diyorum ki umarım birgün bizi de anlayanlar olur...Çok zor olsa da..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birbirimizi anliyor olmak bile büyük nimet. Teşekkür ederim ⚘

      Sil
  15. Bir ben vardın benden içeri insanın hayattaki yolculuğunun başlangıvı ben kimim sorusunu sormakla başlıyor uyanış diriliş hayatta ki asıl olana rücü etmek dönmek insan kendini tanımadan Rabbini bilemiyor önce kimim diye sormak o soruta da doğru cevabı bulmskla başlıyor o zaman hayal dünyasından çıkıp asıl olan için bir ömrü harcıyorsun asıl olan için yürüyorsun bu hayat döngüsünde Elalem terer örgütünden kurtulup asıl olanlanla var oluyorsun yoksa bir ömür bir hiç uğruna yok olup gidiyor Allaha Emanet olun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Heba olmamış bir ömür nasip etsin rabbim bizlere.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

21.yüzyıl ve İmtihan

Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz bu imtihan sadece bu asrın meselesi değildir. Bu, hayrın ve şerrin, iyiyle kötünün mücadelesidir. Bu hak ve batılın çatışmasıdır. Müslüman, içinde yaşadığı dünyanın perişan ve derbeder halinin farkında olmalı ve bu durumun yol açtığı çıkmazların çözüm yollarını aramalı.  Bunun hak ve batıl savaşı olduğunu unutmamalı.  21. yüzyılda gücü elinde bulunduran emperyalizmin dünya üzerindeki haksızlıkları, ahlâksızlıkları, gaddarlıkları, zalimlikleri ve Müslümanların üzerindeki hesapları gözler önünde... Her devrin olduğu gibi bizim içinde bulunduğumuz bu devrin de imtihanı zor. Sınırda kılıçla kalkanla eşit şartlarda cenk etmek mi zor, sınırlar ötesinden bir düğme ile bir insanlığın yok olduğunu görmek mi? Hatta gözle görülmeyen bir mikroorganizmanın insanları yıllarca evinde hapsetmesi mi?  Öyle bir çağda, öyle imtihanlardan geçiyoruz ki... Karşı koymak için önce düşmanı tanımak gerekiyor. Tanımadan onunla savaşmak imkânsız. Ayette “Şu bana

Yaptığın Bir Şey Olsun!

Yaptığın bir şey olsun! Yaptığın bir şey... Adil olmak gibi… Haksızlık karşısında çelikten zırh, güçsüzün yanında sağlam bir kale, haklının yanında huzur veren bir dem ol mesela... Söylenmiş bütün sözlere inat, iyilik edersen iyilik bulursun. Bulamam sanma! Halik bilir ve bildirir. Bu balık suretinde olmasa da. Yaptığın bir şey olsun! Tevazu kanatlarını sermek gibi… Sadece annene, babana, evladına değil, tüm insanlara. Sen kanaati gözetip, mütevazı ol ki nefsinin başı yere eğilsin. “Ahmak çabalar iş olacağına varır” diyenler olsa da, iyilik adına bütün çabalamalar kalem kalem yazılıyor bil. Ve hepsi veresiye alınıyor, en az on katı ile ödenmek üzere. Yaptığın bir şey olsun! Doğru söylemek gibi... Doğru duymak, doğru görmek, doğru yaşamak hatta yaşatmak gibi. Dokuz köyden değil, bütün köylerden kovulmak pahasına! Varsın adına doğrucu Davut desinler! Yalan batağına düşmektense köysüz, kentsiz kal. Dilini eğip bükmektense, kolun kanadın kırılsın, yalan rüzgarlarında uçmak y

Filistin'den Mektup

Farklı coğrafyaların, farklı iklimlerin ve kültürlerin insanlarıyız. Sizin yüzünüzü okşayan rüzgar, esintisini dağların serinliğinden alıyor belki... Her sabah perdenizi büyük bir umutla aralıyor, güneşin sıcaklığını yüzünüzde hissediyorsunuz. Çocuklarınızı şefkatle öperek uyandırıyor. Eşinizi işe dualarla uğurluyor ve muhabbetini sevdiğiniz kişilerle kahve yudumluyor, sonra gündelik telaşlara dalıyorsunuz. Kaygılarınızı, tasalarınızı, arzularınızı umutlarınıza sarıyor ve geleceğe dair hayaller kuruyorsunuz. Evinize, arabanıza, komşuluk ilişkilerinize itana gösteriyor, sofranızı en güzel yemeklerle donatmaktan zevk alıyorsunuz. Bir telaş içerisinde geçiyor hayatınız, değil mi? Günler su gibi akıp gidiyor. En sevdiğiniz baş örtüsünü en sevdiğiniz çantanızla kombin yapıyorsunuz. En sevdiğiniz futbol takımının formasını alıyor, maçlarını kaçırmıyorsunuz. Ne güzel, sizin adınıza ben bundan mutlu oldum. Umarım bunca nimetin şükrünü eda edebilirsiniz. Ve umarım bu alı