Ana içeriğe atla

Uzun uzun yollar önceydi...

Uzun yıllar önceydi demek belki de yeterli olmaz yazmaya başlamak için...
Yolu yarılamış birinin uzun yılları yoktur ,uzun uzun yolları vardır...

Uzun uzun yollar önceydi, annesine, babasına göre şirin bir kız çocuğu olan, güzel olan hatıraları unutmamak için sürekli tekrar eden ve güzellikler biriktirmenin hayatını güzelleştireceğine inanan bir kız çocuğu!..

Eskilerin ahh o eski zamanlar dediği devrin son mahsulü belki de ...
70 'lerin sancısından,  80'lerin darbesinden uzak...
90 ların naifliği ve umudu ile büyümüş, büyütülmüş belki de uyutulmuş, bir kız çocuğu!..
Küçük yerlerin, büyük yürekleri tarafından korunmuş, kollanmış...

İnsanların birbirine zarar vereceğini sadece hikaye olarak dinlemiş,  hayal aleminin en büyük beyaz atlı kahramanı babası olan...
Annesinin katı kurallarına dünden teslim olmuş, anneannesinin merhametli ellerinde büyümüş bir kız çocuğu...
Anneannesinin saçlarını tararken anlattığı hikayeler sanki zihnine tarakla birlikte usul usul kazınmış...
Pamuk nine diye tarif edilen bir elin son ürünü...
İlk öğretmeni, tek sığınağı, en güzel hatırası, yıllar geçsede kaybettiğine bir türlü ikna olamadığı, dualarında yer alan, anneannesinin kabul olmuş duası...
Yine öyle bir sabah ta anlattığı kıssa geldi aklına ve paylaşmak istedi...
Her kıssadan en büyük hisse, onun payına düşendi...

"Bir veli, velinin yanında bir deli...
köy köy, kasaba kasaba gezer ihtiyaç sahiplerine dua ederlermiş...
Birgün bir köye düşer yolları ve bir çeşme basında soluklanmak isterler, bir çeşme ,çeşme basında bir kız ...
Veli bir tas su ister...
Gözlerinden dünyaya meydan okuyan, yüzünden doğduğundan bu yana öfke ile büyüyen bir kızın bakışları ve " elin yok mu in, al, iç " der...
Veli tebessüm eder ve suyunu içer...sonra döner dua eder ...
"Allah seni iyi insanlarla karşılaştırsın " ve ekler "cennet sebebi olasın onlara"

Yola koyulurlar ve deli şaşkın ama sabırlı bir şekilde susmaya devam eder...

Az mı giderler, uz mu giderler bilinmez ama yine bir köyde soluklanmaya niyet ederler...
Yine bir köy,  yine bir çeşme yine bir kız denk gelir  nasibinde ki duayı almak için...
Bir bardak su ister veli ve kız utana utana uzatır...
Suyu içen veli bir bakar ve bir daha bakamaz  kızın güzelliğine nazar etmemek için...
Ve dua eder "Rabbim seni sabır sebebinden cennetlik eylesin , kötülere yoldaş olasın"der ve yoluna devam eder...

Şaşkına dönen deli dayanamaz ve  yanındakine neden der !!!
"İyi iyiye denk gelse cennet olur yalan dünya evladım, ozaman nasıl sınanırsın,  kötüye kötü denk gelse cehennem olur , bir iyi bir kötü yüzünden cennet kazanaki dünyanın sınav olduğu anlaşılsın" der...

Hatırlar kız yeniden gözlerinde bekleyen kocamam damlaları silerek...
Anneannesinin saçlarını severek ördükten sonra " iyi ol kuzum, bu dünyada birilerine cennet ol ki Rabbin sana cennet versin.
İyilige iyilik her kişinin kârı,  kötülüğe iyilik er kişinin kârı der ve öper saçlarını...
Anneannesini hatırladığı her hatıra en az böyle güzel ve sıcaktı...

İyi olmak kolay değil, iyi kalmak hiç değil...
Kolay olsa sonunda cennet sebebi olur mu?...
Ne diyor Rabbimiz "Sebredenleri müjdele" Rabbim müjdelenen kullarindan eyleye...

Ayşegül'den...

Yorumlar

  1. Selamunaleykum hayırlı akşamlarin olsun inşallah çok güzel yazıyorsun ALLAH sizden razı olsun ALLAH sizin gayretinizi artırsın inşallah

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

21.yüzyıl ve İmtihan

Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz bu imtihan sadece bu asrın meselesi değildir. Bu, hayrın ve şerrin, iyiyle kötünün mücadelesidir. Bu hak ve batılın çatışmasıdır. Müslüman, içinde yaşadığı dünyanın perişan ve derbeder halinin farkında olmalı ve bu durumun yol açtığı çıkmazların çözüm yollarını aramalı.  Bunun hak ve batıl savaşı olduğunu unutmamalı.  21. yüzyılda gücü elinde bulunduran emperyalizmin dünya üzerindeki haksızlıkları, ahlâksızlıkları, gaddarlıkları, zalimlikleri ve Müslümanların üzerindeki hesapları gözler önünde... Her devrin olduğu gibi bizim içinde bulunduğumuz bu devrin de imtihanı zor. Sınırda kılıçla kalkanla eşit şartlarda cenk etmek mi zor, sınırlar ötesinden bir düğme ile bir insanlığın yok olduğunu görmek mi? Hatta gözle görülmeyen bir mikroorganizmanın insanları yıllarca evinde hapsetmesi mi?  Öyle bir çağda, öyle imtihanlardan geçiyoruz ki... Karşı koymak için önce düşmanı tanımak gerekiyor. Tanımadan onunla savaşmak imkânsız. Ayette “Şu bana

Yaptığın Bir Şey Olsun!

Yaptığın bir şey olsun! Yaptığın bir şey... Adil olmak gibi… Haksızlık karşısında çelikten zırh, güçsüzün yanında sağlam bir kale, haklının yanında huzur veren bir dem ol mesela... Söylenmiş bütün sözlere inat, iyilik edersen iyilik bulursun. Bulamam sanma! Halik bilir ve bildirir. Bu balık suretinde olmasa da. Yaptığın bir şey olsun! Tevazu kanatlarını sermek gibi… Sadece annene, babana, evladına değil, tüm insanlara. Sen kanaati gözetip, mütevazı ol ki nefsinin başı yere eğilsin. “Ahmak çabalar iş olacağına varır” diyenler olsa da, iyilik adına bütün çabalamalar kalem kalem yazılıyor bil. Ve hepsi veresiye alınıyor, en az on katı ile ödenmek üzere. Yaptığın bir şey olsun! Doğru söylemek gibi... Doğru duymak, doğru görmek, doğru yaşamak hatta yaşatmak gibi. Dokuz köyden değil, bütün köylerden kovulmak pahasına! Varsın adına doğrucu Davut desinler! Yalan batağına düşmektense köysüz, kentsiz kal. Dilini eğip bükmektense, kolun kanadın kırılsın, yalan rüzgarlarında uçmak y

Filistin'den Mektup

Farklı coğrafyaların, farklı iklimlerin ve kültürlerin insanlarıyız. Sizin yüzünüzü okşayan rüzgar, esintisini dağların serinliğinden alıyor belki... Her sabah perdenizi büyük bir umutla aralıyor, güneşin sıcaklığını yüzünüzde hissediyorsunuz. Çocuklarınızı şefkatle öperek uyandırıyor. Eşinizi işe dualarla uğurluyor ve muhabbetini sevdiğiniz kişilerle kahve yudumluyor, sonra gündelik telaşlara dalıyorsunuz. Kaygılarınızı, tasalarınızı, arzularınızı umutlarınıza sarıyor ve geleceğe dair hayaller kuruyorsunuz. Evinize, arabanıza, komşuluk ilişkilerinize itana gösteriyor, sofranızı en güzel yemeklerle donatmaktan zevk alıyorsunuz. Bir telaş içerisinde geçiyor hayatınız, değil mi? Günler su gibi akıp gidiyor. En sevdiğiniz baş örtüsünü en sevdiğiniz çantanızla kombin yapıyorsunuz. En sevdiğiniz futbol takımının formasını alıyor, maçlarını kaçırmıyorsunuz. Ne güzel, sizin adınıza ben bundan mutlu oldum. Umarım bunca nimetin şükrünü eda edebilirsiniz. Ve umarım bu alı