Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylık Vardır

 Kişisel gelişimimize kaktı yapan en büyük etkenlerden biri de hayat yolculuğumuzda yaşadığımız zorluklar ve bu zorluklardan aldığımız derslerdir. Zorluklar, bizi düşünmeye, sorgulamaya ve onarıcı çözümler bulmaya teşvik eder. Bir sorunla karşılaştığımızda, bu durum bize dayanıklılık kazandırır ve karakterimizi güçlendirir. Ayrıca zorluklar sayesinde kendi sınırlarımızı keşfederiz. Bu sayede hayal bile edemeyeceğimiz potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz. “Bir derdim var, bin dermana değişmem” sözü, yaşadığımız sıkıntıların, bizim için ne kadar değerli olduğunu ifade eder. Zorluklar, bizi daha güçlü kılar ve hayatta kalma içgüdümüzü etkiler. Sıkıntılar karşısında baş edebilme becerimizi güçlendirir. Zıddı olan rahatlık ise, çoğu zaman insanı tembelleştirir ve onun kişisel gelişimini engeller. Zorluklarla yüzleşmek, gelişimimizin temel yapı taşlarından biridir. Her bir mücadele, bize yeni dersler öğretir ve sınırlarımızı zorlamamıza vesile olur. Hayat boyunca karşımıza çıkan engelleri başarının anahtarı olarak düşünebiliriz. Her düşüş, bir öğrenme fırsatıdır. Unutmamalıyız ki yaratılış gayemiz sadece haz ve keyif almak değildir. Dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, insanların dertleri birbirine benzer. Kederler ve teselliler evrenseldir. Ülkeleri birbirinden ayıran sınırlar, kederleri birbirinden ayırmaz, ayıramaz. Yıllar önce dört bir yanımızı kuşatan düşmana karşı ecdadımızın verdiği kurtuluş mücadelesinin bir benzerini şimdi daha ağır bir şekilde bir avuç Müslüman Gazze halkı veriyor. Dertler, sıkıntılar insan için imtihandır. Ve kendi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu gibi... Belki de bu yaşananları yitirilen kimliği bulma çabası olarak görmek gerekiyor. Yeter ki o şuura sahip olalım, başımıza gelen sıkıntıların, kederlerin, mutluluk ve güzelliklerin dünya yolculuğumuzdaki imtihanlar olduğunu unutmayalım. Başımıza gelen musibetlere bir de şu gözle bakmak gerekiyor. Aynı acıyı yaşayan insanların varlığından haberdar oluyoruz. Başka bir pencereden bambaşka bir görüşe sahip olarak bakmak, dışarıyı görmek ve tecrübe kazanmak... Böylelikle insanın, kendi gibi insanları tanıması, onlardan tavsiye alması, onları teselli etmesi ve onlara tavsiyede bulunması daha etkili oluyor. Ortak bir paydada birleşmek, aynı dert için aynı yaratıcıya el açıp dua etmek... Peygamber Efendimiz (sav) “Mü’min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir,” buyurmaktadır. Rabb’imiz “asr”a yemin ederek başladığı ve “İnsanlar hüsrandadır” diyerek devam ettiği Asr suresinde, hüsranda olmayan insan toplulukları dört vasıfla ifade eder. Onların; iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler olduklarını belirtir. Sabrı tavsiye etmenin iman ve salih amel gibi çok mühim vasıflarla birlikte sayılması, onun Allah katında ne büyük bir iş olduğunu ve değerini göstermek için yeterlidir. Sabrı tavsiye etmek, dertleri teselli etmektir, insanların acıları ile sıkıntıları ile hemhâl olmaktır. “Yanındayım, biz kardeşiz ve bu imtihanı da geçeceğiz.” demektir. İman gibi, salih amel gibi, sabrı tavsiye etmek insanı hüsrandan kurtarır. Zorluklarla dolu bir hayat, bize sunulmuş değerli derslerin bir parçasıdır ve bu dersler, bizi daha iyi insan yapar. Ve unutmamalıyız ki burası imtihan dünyası ve Rabb’imiz, İnşirah suresinde “Elbette zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” diyerek bizlere müjde veriyor. İnsan, insanın yükünü hafifletmeli, imtihanını kolaylaştırmalıdır. Rahatlık yerine mücadele etmek, çabalamak ve birilerinin elinden tutmak, yaşamın anlamını derinleştirir ve bizi güçlü bireyler haline getirir. Bu nedenle, karşılaştığımız her zorluğa bir fırsat gözüyle bakmalı ve ondan dersler çıkarmalıyız. Rabb’im dertlerimizi bize sevdirsin, imtihanımızı kolaylaştırsın ve imtihanda olduğumuzu unutturmasın. Bizi birbirimize şifa sebebi kılsın. Selam ve dualarımla...

Ayşegül'den...