Ana içeriğe atla

Ikra! Oku!

Okumak bir derya, uçsuz bucaksız bir okyanus, içinde binbir başka dünya ve güzellikler barındıran.

Okumak insanın kendi ile hallenmesine vesile olan bir sevda, bir aşk...

Okumak bilmedigin dünyalara açılan gizli bir kapı, kapıyı açan bir anahtar.

Okumak kazanılan alışkanlıklardan ve insanın içindeki hali olumlu anlamda arttıran bir haslet.
Ölü yüreklere bir nevi ab-ı hayat...

İnsan alışkanlıklarıyla var olan, alışkanlıklarına binaen değer kazanan Eşref-i mahluktur.
Ne kadar güzel alışkanlık varsa, karekter o kadar güzeldir.

Okumaktan bihaber ne bakışlar huzur verir nede bu yürekler mesken edilir.

Okumak sadece eline aldığın çok satanlar listesinde ki romanlardan yada okuduğun bir dergiden ibaret değildir.
İnsanı, tabiatı, kainatı, bir yüreğin atışındaki muhabbeti, bakışındaki merhameti okumak.
Evvela okumaktan zevk almak.

İnsanın bütün tecrübeleri yaşayarak ögrenmesi imkansız, tecrübeleri güzel bir kalemden okumakta, yaşamak kadar öğreticidir.

Okumakla hanemizden, bir pencere daha açarız bakmak için dünyamıza.

Her okuduğumuz kelam, gök yüzüne yerleştirdiğimiz bir yıldızdır.
Yıldızlar çoğaldıkça dünyamız aydınlanır.

Su içmek, nefes almak konuşmak gibidir okumak...
Ruhu besleyen yüreği genişleten, ufkunu güzelleştiren, bir halden bir başka hale yolculuktur...

Bizi bizden iyi bilen, şah damarımızda daha yakın olan Rabbimiz ne diyor?

“OKU Yaratan Rabbinin adıyla! O, insanı bir alak’tan yarattı. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.”
(Alak,1-5)

Okumak müminin üzerine farz kılınmış, okuyan, öğrenen, öğreten vasıfta olması, ilim sahibi olması emredilmiştir.

Etrafımızda okunacak bunca şey varken, bizim en çok ihmal ettiğimiz şeydir okumak.

Evvela okumaya kendimizden başlamalıyız.
Neyim! Ne için burdayım? Ne yapmalıyım? Nasıl ahsen-i takvim üzere kalmalıyım?
Öğrendiklerim okuduklarımla nasıl amel etmeliyim?
Bu soruların cevabını bulmaya, okuyarak başlamalıyız!

Cehalet insanın içinde ki kurttur ve güzel yönlerini yer durur.

Okumak Allah’ın emridir. Okumamak ise Allah’a isyandır.
İslam aleminin belki de en büyük yanlışı oku emri ile başlayan kitabını okumamasıdır. 

Oku Rabbinin adıyla!
Yarattığı gözlerinle, hissetmeyi bahşettiği yürekle oku...
Sev, okumaya değer olan her şeyi  ve bir bak ne kadar yıldızın var gök yüzünde...
Haydi söyle ne kadar ağarmış dünyan.

Allah’ın izniyle kalmasın aydınlanmayan...

Ayşegül'den...

Yorumlar

  1. Harika bir yazı olmuş yüreğine saglık

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten de çok güzel olmuş beğendim eline sağlık canım benim

    YanıtlaSil
  3. Cehalet insanın içindeki kurttur ve güzel yonlerini yer durur.😔...gerçekten çok güzel ve etkileyici....❤️

    YanıtlaSil
  4. Kaleminize, yüreğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim 😊 yorumları yeni gördüm 🤭

      Sil
  5. İşte sorun burada: "Evvela okumaya kendimizden başlamalıyız.
    Neyim! Ne için burdayım? Ne yapmalıyım? Nasıl ahsen-i takvim üzere kalmalıyım?
    Öğrendiklerim okuduklarımla nasıl amel etmeliyim?
    Bu soruların cevabını bulmaya, okuyarak başlamalıyız!"
    Ahsen-i takvim üzere kalmaya, biri bensem de hiç niyetli görünmüyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah niyet edelim . Ve gayret . Teşekkür ederim yorum için daha yeni gördüm. Kusura bakmayın.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

21.yüzyıl ve İmtihan

Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz bu imtihan sadece bu asrın meselesi değildir. Bu, hayrın ve şerrin, iyiyle kötünün mücadelesidir. Bu hak ve batılın çatışmasıdır. Müslüman, içinde yaşadığı dünyanın perişan ve derbeder halinin farkında olmalı ve bu durumun yol açtığı çıkmazların çözüm yollarını aramalı.  Bunun hak ve batıl savaşı olduğunu unutmamalı.  21. yüzyılda gücü elinde bulunduran emperyalizmin dünya üzerindeki haksızlıkları, ahlâksızlıkları, gaddarlıkları, zalimlikleri ve Müslümanların üzerindeki hesapları gözler önünde... Her devrin olduğu gibi bizim içinde bulunduğumuz bu devrin de imtihanı zor. Sınırda kılıçla kalkanla eşit şartlarda cenk etmek mi zor, sınırlar ötesinden bir düğme ile bir insanlığın yok olduğunu görmek mi? Hatta gözle görülmeyen bir mikroorganizmanın insanları yıllarca evinde hapsetmesi mi?  Öyle bir çağda, öyle imtihanlardan geçiyoruz ki... Karşı koymak için önce düşmanı tanımak gerekiyor. Tanımadan onunla savaşmak imkânsız. Ayette “Şu bana

Yaptığın Bir Şey Olsun!

Yaptığın bir şey olsun! Yaptığın bir şey... Adil olmak gibi… Haksızlık karşısında çelikten zırh, güçsüzün yanında sağlam bir kale, haklının yanında huzur veren bir dem ol mesela... Söylenmiş bütün sözlere inat, iyilik edersen iyilik bulursun. Bulamam sanma! Halik bilir ve bildirir. Bu balık suretinde olmasa da. Yaptığın bir şey olsun! Tevazu kanatlarını sermek gibi… Sadece annene, babana, evladına değil, tüm insanlara. Sen kanaati gözetip, mütevazı ol ki nefsinin başı yere eğilsin. “Ahmak çabalar iş olacağına varır” diyenler olsa da, iyilik adına bütün çabalamalar kalem kalem yazılıyor bil. Ve hepsi veresiye alınıyor, en az on katı ile ödenmek üzere. Yaptığın bir şey olsun! Doğru söylemek gibi... Doğru duymak, doğru görmek, doğru yaşamak hatta yaşatmak gibi. Dokuz köyden değil, bütün köylerden kovulmak pahasına! Varsın adına doğrucu Davut desinler! Yalan batağına düşmektense köysüz, kentsiz kal. Dilini eğip bükmektense, kolun kanadın kırılsın, yalan rüzgarlarında uçmak y

Filistin'den Mektup

Farklı coğrafyaların, farklı iklimlerin ve kültürlerin insanlarıyız. Sizin yüzünüzü okşayan rüzgar, esintisini dağların serinliğinden alıyor belki... Her sabah perdenizi büyük bir umutla aralıyor, güneşin sıcaklığını yüzünüzde hissediyorsunuz. Çocuklarınızı şefkatle öperek uyandırıyor. Eşinizi işe dualarla uğurluyor ve muhabbetini sevdiğiniz kişilerle kahve yudumluyor, sonra gündelik telaşlara dalıyorsunuz. Kaygılarınızı, tasalarınızı, arzularınızı umutlarınıza sarıyor ve geleceğe dair hayaller kuruyorsunuz. Evinize, arabanıza, komşuluk ilişkilerinize itana gösteriyor, sofranızı en güzel yemeklerle donatmaktan zevk alıyorsunuz. Bir telaş içerisinde geçiyor hayatınız, değil mi? Günler su gibi akıp gidiyor. En sevdiğiniz baş örtüsünü en sevdiğiniz çantanızla kombin yapıyorsunuz. En sevdiğiniz futbol takımının formasını alıyor, maçlarını kaçırmıyorsunuz. Ne güzel, sizin adınıza ben bundan mutlu oldum. Umarım bunca nimetin şükrünü eda edebilirsiniz. Ve umarım bu alı