Bazı anlar ve bazı zamanlar vardır! Güneş doğmadan önce kuşların hep bir ağızdan ötmeye başladığı ve o karanlıktan kızıllığa, kızıllıktan aydınlığa döndüğü vakit. O vakit renklerin ahengini görmediyseniz çok şey kaybettiğinizi söyleye bilirim... Bazı zamanlarda; öfkenin, hüznün, sabrın, hiç beklenmedik bir zamanda dışa vurduğu o duygu seli, kendine hâkim olamama hali... Ya da şöyle anlatayım, bardağın taştığı o son damla... Buna ağlama krizi diyor bazıları, ben yaşam belirtisi, insan kalma çabası diyorum. Bu hali yaşamadıysanız, yaşadığınızı iddia etmeyin!.. Biliyorsunuz büyük büyük dedemiz Sütçü İmam Kahramanmaraş’ın kurtuluş mücadelesini böyle başlatmıştı. Bir kıvılcım bekleyen yüreklere çıra olmuştu Sütçü imamın sabrının taşması; Müslüman hanımın başörtüsünü açmaya çalışan Fransız askerine Sütçü İmam’ın karşı koyması. O zamanlarda, bu zamanlar gibi zulmün zirve yaptığı, at izinin, it izine karıştığı aydınlıktan önceki o zifiri karanlıktı. Sonrasında herkesin safını ...
Azadeyim narından, burda yandığım yeter.. Vuslatın baharına, çiçekler açsın gönül Bir diyar-i muamma, gurbet ölümden beter... Kırk gece düğün edip, sıratı geçsin gönül...