Yazmak istiyorum nereden başlayacağımı bilemediğim halde! Oysa düşünürken ve kızarken ne de çok şey vardı içimde... "'İnsanlar asla söyledikleri kadar meşgul değillerdir. İnsanların öncelikleri vardır ve bazen sıra sana gelmez.'" diyor P. Auster Okudukça beni yaralayan bir sözle başladım, belki de bu sözle bitirmeliydim onu da bilemiyorum. Aslında, bilmekten daha güzel bilmemek. Açık bir kapı bırakmak, bilinçlenmek isteyen zihnine ya da ikna olmak isteyen yüreğine... Bir şans daha vermek kendine, sevdiklerine... Bilmiyorum ne kadar seviliyorum, seviyorum! Neden vazgeçemiyorum... Mevzu derin olunca boğulma ihtimali daha da artıyor ve hassasiyetlerinde insan istediği gibi kulaç atamıyor. Ne bileyim belki de kendi deryamda yüzecek kadar cesur değilim. Yüzleşmekten korktuğum doğrular, etrafında döndüğüm dünyalar var... Günlerce aramasını beklediğim ve aramadığı için üst üste defalarca aradığım ve hâlâ arayacağım insanlar var. Onlar daha mı az seviyorlar bende
Azadeyim narından, burda yandığım yeter.. Vuslatın baharına, çiçekler açsın gönül Bir diyar-i muamma, gurbet ölümden beter... Kırk gece düğün edip, sıratı geçsin gönül...